Paylaş
HER gittiğimde çalışıyordu, hem de sabahlara kadar... Her gittiğimde belgeler arasında kaybolmuştu, hem de aylarca... Her gittiğimde çektiği fotoğrafları arşivliyordu, hem de binlercesini... Çanakkaleli bir dostumdan, bir meslektaşımdan bahsediyorum.
Adı Murat Kıray...
Murat, bugüne kadar birçok sergi açtı, kitaplar yazdı. Çanakkale’yi ve çevresini ondan daha iyi bilen biri yoktur. Truva kazılarına müthiş destekler verdi, Kazdağları’yla ilgili en güzel yazıları o yazdı. Bozcaada’nın, Gökçeada’nın en güzel haberlerini Murat yaptı.
Sekiz yıldır da Çanakkale Savaşları’nda şehit düşen binlerce Mehmetçik anısına Gelibolu Yarımadası’nda inşa edilen abidenin yapılış öyküsünü bitirdi.
Yüzlerce devlet ve gazete arşivini inceledi, abidenin inşasında çalışan, hayatta olan işçilerle görüşüp röportajlar yaptı, önemli bilgi ve fotoğraflara ulaştı.
1954-1960 yıllarında Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı’nda 41.7 metre boyunda inşa edilen “Şehitler Abidesi” için aslında bütün Türkiye seferber olmuştu.
Aslında Atatürk, 1928’de Çanakkale’ye geldiğinde halk şehitleri için bir anıt isteğinde bulunuyor ve dönemin Türk Tarih Kurumu Başkanı Afet İnan’ı görevlendiriyor.
İnan, bölgeyi inceliyor, Atatürk Gelibolu Yarımadası’na bu abidenin inşası için talimat veriyor.
Ancak Atatürk hayattayken bu projeyi göremiyor.
Özellikle Milli Türk Talebe Birliği, 1943’te inşaat için devlet yöneticilerinden talepte bulunuyor. O yıl Milli Savunma Bakanlığı’nın düzenlediği proje yarışmasını mimarlar İsmail Utkular ve Doğan Erginbaş kazanıyor.
Murat, işe abidenin mimarı Doğan Erginbaş ile görüşerek başlıyor ve bu görüşmeden sonra bu öyküyü yazmak bir tutku haline geliyor.
Murat Kıray, şöyle konuşuyor:
“Türkiye’de taşı kaldırıp da altına bakmadığımız yer kalmadı. Özellikle Milliyet gazetesinin bu süreçte çok önemli rolü var. Gazetenin arşivi bize çok kolaylık sağladı. Önümüze çok değerli malzemeler çıktı ve her değerli şey beni şevklendirdi...”
Yarışmadan sonra kampanya, 1950’de yine Milli Türk Talebe Birliği’nin katkı ve girişimleriyle devlet tarafından başlatılıyor.
Kıray, şöyle devam ediyor:
“Bu kampanyaya Türkiye’nin dört bir yanından yardım yağmış. İşçiler fazla mesai yapıp kazançlarını bu kampanyaya gönderiyor. Kadınlar yaptıkları oyaları satıp bunların paralarının inşaat için kullanılmasını istiyor. İstanbul sosyetesinin kadınları, özel araçlarını dolmuş yapıyor. Siirt’te kadınlar, üzerinde abide figürü olan battaniye dokuyup satıyor. Askeri okullarda yardım amacıyla yarışmalar düzenleniyor. Sanatçılar çok önemli şeyler yapıyor. Zeki Müren ve Musevi asıllı Türk gitarist, piyanist ve sinema oyuncusu Dario Moreno konser veriyor, tiyatro sahneliyor. Ressamlar resim yapıyor. Kampanyaya destek olması amacıyla o dönemin popüler futbol kulüpleri Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Vefa’nın katıldığı ‘Abide Kupası’ adı altında turnuva düzenleniyor. Bu turnuvada 100 bin lira toplanıyor. O günkü en büyük rakamlardan biri bu. Kupayı Fenerbahçe kazanıyor ve o kupa hala Fenerbahçe’nin müzesinde.”
Kampanya ilgi görüyor, ama devam eden inşaat bir fırtınada yıkılıyor.
Bunun ardından devreye Milliyet gazetesi giriyor ve ikinci kampanya başlıyor.
Kıray, “Bu kampanya da 1954’e kadar sürüyor. Kampanyayı değerli gazeteci Abdi İpekçi yönetiyor. Önemli gazeteciler konuyla ilgili yazılar yazıyor ve toplumu harekete geçiriyor ve abide 1960’ta tamamlanabiliyor. Açılışı yapılıyor, ama özellikle peyzaj düzenlemesi yarım kalıyor” diyor.
Çanakkale’yi yılda birkaç kez gitmesem olmaz. Hem Çanakkale’yi, hem de oradaki dostlarımı seviyorum.
Bu sevgide Murat’ın büyük etkisi de vardır.
Onun çabalarını gördükçe, yazdıklarını okudukça, oradaki dostlardan bu bölgenin tarihi değerlerini dinledikçe Çanakkale’ye olan hayranlığım daha da artıyor.
Murat Kıray gibi tüm Çanakkaleliler, abidenin tam olarak tamamlanmasını istiyor.
Ne mi eksik?
Projenin mimarı Erginbaş’a göre bir aslan ile abideyi bekleyen Mehmetçik heykeli eksik...
Mozoleler depremde çatlıyor ve hala eksik...
Savaşta yaşananların figürize edildiği rölyefler eksik...
Ve abidenin karşısına yapıldı, oysa abideye giden yolda olması gerekiyordu.
Çanakkale Boğazı’nın girişinde, Gelibolu Yarımadası’ndaki Hisarlık Tepe’de tüm ihtişamıyla boğazdan gelip geçen gemileri adeta selamlayan Şehitler Abidesi var. Ben her gittiğimde heyecanlanıyorum ve projenin tam olarak bitmesini herkes gibi ben de istiyorum.
Paylaş