Paylaş
Birçok şey söyledi, anlattı, ama şöyle bir cümle kullandı:
“Halkın içinden hiç ayrılmayın, halkın içinde olmaya bakın...”
Siyaset zor bir meslektir, siyaseti halktan kopuk yaptığınızda ise çok daha zordur.
Aslında AK Parti’nin yüzde 50’sinin sırrını, Başbakan’ın bu cümlesinde aramak gerekir.
Biliyorsunuz; Konak, Bayraklı, Buca, Bornova, Menderes ve Çiğli belediye başkanları CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret etti. Seçim sonrasındaki bu nezaket ziyaretinde elbette seçim sonuçları da yorumlanmıştır.
Sızan bilgiler bunu gösteriyor.
O toplantıda başkanlar, İzmir’de alının seçim sonucunu başarısız bulduklarını söylemişler.
Gerekçe olarak da ulaşım projelerinin tamamlanmamasını, örgütün milletvekili adaylarını tanımamasını, koordineli çalışma yapılmamasını ve Kocaoğlu - Susam kavgasını göstermişler.
Yani bir anlamda “Gereğini yapın efendim” demeye getirmişler.
Başkanları dinleyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da, “Başarı arzu ettiğimiz derecede olmadı” demiş.
Kulislere sızan cümle bu...
Elbette, bazı detaylar konuşulmuş; siyasi dedikodular yapılmış, bazı yorumlarda bulunulmuştur.
Doğaldır...
Siyasetin gerçeği böyledir.
CHP İl Başkanı Tacettin Bayır, bu haberler gazetelerde yer alınca “Başkanlar doğru olanı yaptı. Televizyon ve gazetelerden il başkanına cevap yetiştirmek yerine parti içinde konuştular” diyerek, bu tartışmayı daha fazla tırmandırmamayı tercih etmiş.
Belki de doğrusunu yapmış.
Aslında CHP, İzmir’deki oylarını AK Parti’den daha fazla arttırmasına rağmen başarısız gibi bir algı oluştu. Bunda hedeflerin çok yüksek tutulmasının da etkisi var elbette...
“Psikolojik üstünlük kimde?” diye sorarsınız; CHP’lilerin tavırlarından anlaşılıyor ki, “AK Parti...” diyebiliriz.
Bence CHP açısından büyük bir başarısızlık yok ama...
Eğer bir hesaplaşma yaşanıyorsa ve uzun listeler ile gerekçeler sıralanıyorsa... Yanlış yapılıyor demektir.
Çünkü, işin sırrı Başbakan’ın bu sözünde...
“Halkın içinden hiç ayrılmayın, halkın içinde olmaya bakın...”
Siyaset böyle bir şey...
Halktan kopuk yapılmıyor.
İtalya’nın Siena’sı İzmir’in Alaçatı’sı
Alaçatı’da son aylarda 80’e yakın butik otel açıldı. Müthiş bir şey... Alaçatı’nın yazı kadar kışı da artık hareketli... İsteyince oluyor, ödün vermezsen, çizgilerini belli edersen, uzun vadeli stratejiler yaparsan, insanlara dokunabilirsen, onların duygularına hitap edersen ortaya güzel şeyler çıkıyor. Bu güzelliği yaratan birinci mimar hiç kuşkusuz Başkan Muhittin Dalgıç... Sokaklarla tek tek ilgileniyor, kim nereye taşınmış, kim hangi yatırımı yapıyor bire bir ilgileniyor. Yani Başkan’ın haberi olmadan kuş uçmuyor. İtalya’nın Siena’sı varsa, İzmir’in de Alaçatı’sı var. Alaçatı daha da iyi olacak...
Yetmez başkan, daha
iyi bir Urla yaratalım
Urla Belediye Başkanı Selçuk Karaosmanoğlu’nun uykularını kaçıran “Meydan Projesi” sonunda tamamlandı. Bu yatırım için başkan, tam 9 ay hapiste yattı. Davalar bittiğine ve proje tamamlandığına göre yorumu kamuoyuna bırakıyorum. Şimdi Karaosmanoğlu’na düşen bir görev daha var. Urla’yı da Alaçatı gibi Türkiye’nin gündemine sokmak... Diyeceksiniz ki, “Herkes Urla’yı konuşuyor, herkesin Urla’ya yerleşmek gibi bir hayali var...”
Var da bana göre bu yeterli değil...
Urla’nın merkezinin dantel gibi işlenmesi lazım... O eski evlere yeniden ruh vermek lazım... O sokakları yeniden dizayn etmek lazım...
Kısacası... Urla için yeni bir hamle lazım...
Bakanlar Kurulu’nda kim nerede olur?
AK Parti seçimler için iki bakanını İzmir’e yolladı. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım... İzmirli seçmenler; özellikle bu iki bakanın verdiği sözler ve tanıttıkları projeler için AK Parti’ye oy verdi. Yıldırım da Günay da İzmir’i daha yakından tanıma ve kentin ihtiyaçlarını yerinde tespit etme şansı yakaladı. Bugün Bakanlar Kurulu açıklanabilir. Her ikisinin de aynı koltukları koruması İzmir için önemli... Çünkü, Ege’nin geleceğinde turizm ve ulaştırma projeleri öne çıkıyor. Kulağımız Ankara’da, bekliyoruz.
Paylaş