Ayvalık bir misyon üstlendi

AYVALIK Hasat Günleri, biz gazeteciler için önemli buluşma anlamına geliyor.

Haberin Devamı



Hatırlıyorum.
Rahmi Gencer, o günlerde Ayvalık Ticaret Odası Başkanı’ydı.
Bizleri ilk çağırdığında; zeytin ve zeytinyağı elbette çok kıymetli ve değerliydi ama Türkiye’nin gündeminde bugünkü kadar yer bulamamıştı.
Ayvalık’ın bu konudaki farkındalığın artmasında büyük etkisi olduğunu söylemeliyim.
Bu işler böyledir.
Birilerinin öncülük etmesi gerekir.
Ayvalık’ın da böyle bir misyonu oldu.
Aslında bu rakamlarla da belli oluyor.
12 yıl önce Türkiye’deki kişi başı zeytinyağı tüketimi 800 gramken; 2017’de 2 litreye çıkmış durumda.
Bana göre hala çok yetersiz...
Zeytinyağı üreticisi ülkelerden Yunanistan ve İspanya’da kişi başı tüketim 15 litre...
Ortalamayı yükselten de kabul edelim; Ege Bölgesi ve Egeliler...
Akdeniz, Ege tipi beslenmenin trend olduğu günümüzde bu tüketimin çok daha fazla olması gerekiyor.
Bence hala yapılacak çok şey var.
Ayvalık’tan sonra birçok yer; coğrafi işaretleme ve bölgesel tanıtım için atağa geçti.
Kendilerini daha iyi anlatmanın yollarını aradılar.
O yüzden Ayvalık Hasat Günleri’ni çok önemsiyorum.
Türkiye’ye örnek oldu ve olmaya da devam ediyor.
 

Haberin Devamı


UNESCO listesinde olmalı

RAHMİ Gencer bugün Ayvalık Belediye Başkanı...
Onun yerinde Ayvalık Ticaret Odası Başkanı M. İbrahim Kantarcı görevde.
Şimdi ikisinin de ortak bir hedefi var.
Ayvalık’ı UNESCO Kültür Mirası Listesi’nde görmek...
Arayış toplantılarına ben de katılmıştım.
Sonuçta Endüstriyel Peyzaj ile Ayvalık Geçici Liste’ye girmeyi başardı. Ancak söylemeliyim ki; Ayvalık bunun çok daha fazlasını hak ediyor.

 
Cunda Ve Alaçatı

BİR de tek başına Cunda var tabii ki...
Cunda da öyle...
Özel bir ilgiyi hak ediyor.
Kim ne derse desin, kim hangi eleştiriyi getirirse getirsin; Alaçatı ve Cunda benim gözümde Türkiye’nin en korunmuş, en karakteristik yerleri...
O yüzden eleştirelim ama bardağın dolu taraflarını da görmeyi unutmayalım.
 


Ne kadar çok servis vakası yaşıyoruz

MİNİK Alperen’in serviste unutulup hayatını kaybetmesi hepimizi derinden sarstı.
Günlerce bu konuyu konuştuk.
Servisleri, hizmet verenleri, okulları tartıştık.
Yetkililer, bakanlıklar sert önlemler alacaklarını, denetimleri artıracaklarını söylediler.
Daha olayın şokunu atlatmadan birkaç olay daha yaşandı.
Unutulan çocuklar, ehliyetsiz servis şoförleri, okulun bile önünden geçmemesi gerekenlerin hizmetli olarak çalıştığı eğitim kurumları...
Bütün bu tepkilerden sonra dört bakan çıkıp aldıkları önlemleri bir bir sıraladılar.
Sevindik, çünkü Alperen’in içimizi acıtan öyküsü hepimizi çok etkilemişti.
Başka çocukların zarar görmemesini istemek çok doğaldı.
Belki algıda seçicilik, belki bu konuya çok odaklanmış olmamız tam bilemiyorum ancak son aylarda öylesine servis, okul öyküsü medyanın gündeminde ki...
Bu olaylar daha önce olmuyor muydu, yoksa tesadüfen son aylarda mı yaşandı bilemiyorum.
Şu gösteriyor ki; akıllanmıyoruz, ders almıyoruz, özeleştiri yapmıyoruz, dikkatli davranmıyoruz, gereğini yapmıyoruz, kurallara uymuyoruz.
Bu kadar konuşup bazı olayların değişmiyor olması hepimizi üzüyor.
Denetimler artırılmalı, cezalar tam uygulanmalı...
Bizim insanımız ancak bundan anlıyor.

 
Vicdanınız izin verir mi?

Malatyalı üretici düşük fiyata tepki göstererek iki milyon kayısı ağacını kesmiş.
Bilemiyorum; böyle bir şey İtalya’da olur mu, İspanya’da, Fransa’da olur mu?
İzin verirler mi?
Hadi bırakın her şeyi; insanın vicdanı buna izin verir mi?

Yazarın Tüm Yazıları