Aşısızlara saygılıyım ama yazmaya da devam edeceğim

ELBETTE ben yazdıkça çok sayıda mesaj geliyor. Hepsini okuyorum. Tek tek, cevap da veriyorum. Biliyorum dünyada da benzer protestolar yaşanıyor. Aşı olmayanlar sokaklara çıkıp görüşlerini yaymaya çalışıyorlar.

Haberin Devamı


Hepsine saygı duyuyorum.
Aşı olmayanları anladığımı da bilmelerini istiyorum.
Ama şunu unutmayın.
Ortada bir salgın var ve bu süreci kısaltmanın tek bir yöntemi var; o da aşılar...
Türkiye’de ilk aşı olmuş insanlardan biriyim.
Gönüllü olarak hastaneye giderken benim de endişelerim vardı.
Buna rağmen topluma örnek olması açısından gidip aşımı oldum.
İnanın o günden beri her hafta Sağlık Bakanlığı’ndan aranıyorum.
Bazı sorular soruluyor, onları cevaplıyorum.
Etrafımda aşı olmayan hemen hemen kalmadı.
Aşı olmayan dostlarım, çalışma arkadaşlarım arasında kayıplarımız oldu. Onlar için hala çok üzülüyorum.
Keşke aşı olmadan, ayakta tedavi edilebilecek bir hastalık olsaydı bu...
Ama Kovid 19’u geçirip ölümden dönen arkadaşlarımdan dinliyorum. Bugüne kadar hiç yaşamadıkları şeyleri yaşadılar. Entübe olup hayata geri dönen dostlarım “Keşke aşı olsaydık” diyorlar. Şimdi aşıların en büyük savunucuları onlar...
Hele eğitim ve sağlık kadrosunun tamamının aşılı olması lazım.
Şahsen gittiğim hastanede beni muayene eden doktordan aşılı olmasını beklerim.
Bir veli olarak çocuğumun gittiği okulda da öğretmenlerin, okul idari kadrosunun aşılı olmasını isterim.
Elbette insan yine virüsle karşı karşıya kalacaktır.
Ama hayatın genel akışını da devam ettirmemiz gerekir.
O yüzden ben yazmaya devam edeceğim.
Çünkü anlaşıldı ki; toplum bağışıklığı yüzde 80’lerin üzerine çıkmadan bu iş bitmeyecek.

Haberin Devamı


Yüzde 100’ü
yakalayanlara
teşekkürler

ÖZEL sektörde de bu tartışma sürüyor. Aşı olmayanlar evden çalışmak istiyorlar. Ama çoğu işyeri okullar gibi 6 Eylül’den sonra ofislere geri döndüler. Ben de o görüşteyim. Evden çalışmak verimi düşürüyor, takım ruhunu azaltıyor. O yüzden ofislere geri dönmeliyiz. Özel sektörde de aşılanma oranları yüzde 80’lerde gözüküyor. Bana göre az, daha yüksek olmalıydı. Özellikle sağlık hizmeti veren yerlerde oranın yüzde 100 olması lazım. Ve bu oranı yakalayanlara teşekkür etmemiz gerekir.
Örneğin İzmir Ekonomi Üniversitesi Medical Park Hastanesi’nin bin 208 çalışanının tamamı aşılanmış. Genel Müdür Veysi Kubba “Amacımız tüm kentimizde aşılama oranının yüzde yüze ulaşmasını sağlamak. Bu konuda tüm İzmirlileri aşı olmaya davet ediyoruz. Hastanemiz diğer kurumlara örnek olurken kentimiz de tüm Türkiye’ye hatta dünyaya örnek olsun istiyoruz. Sağlık Bakanlığı verilerine göre şu an İzmir’in güncel oranı yüzde 80’lerde gözüküyor. Kovid 19 nedeniyle hastaneye yatış oranları ne kadar düşerse sağlık sistemimiz o derece güçlü olacaktır” diyor.
Bu kurumları teşvik edelim.
Çünkü artık normal hayatımıza geri dönmek istiyoruz.

Haberin Devamı


Çeşme otobanı cadde gibi olabilir

HAFTA sonu İstanbul’dan gelen bir arkadaşım aradı.
“Çeşme otobanında durmuş bekliyoruz” dedi.
Aynen öyle...
Bir süredir yazıyorum.
İzmir’in trafiği İstanbul kadar yoğun diye...
Birçok kişi yeni otoyollar sayesinde yaz boyunca İzmir’e geldiler. İstanbul’dan çıktıktan sonra 3.5, 4 saatte gelebiliyorsunuz. Hele Bursa, Balıkesir için mesafe daha da kısaldı. O yüzden Çeşme’ye yoğun bir ilgi var.
Tabii Urla, Karaburun yani yarımadaya da...
O yüzde İzmir gibi büyüyen ve büyüyecek şehirlerin altyapılarına yeniden bakmak gerekir.
Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’un ısrarla üzerinde durduğu yeni Çeşme planı da devreye girdiğinde buraya olan ilgi daha da artacak. O yüzden yeni alternatif yolları düşünmeliyiz.
İkinci çevre yolu olabilir. Metroyu Narlıdere’nin de ötesine uzatmak olabilir. Körfez Geçişi Projesi’ni yeniden düşünmek olabilir. Ama biliyorsunuz, böyle büyük projelerin tamamlanması beş yıllık süreçler... Daha da gecikmeden ve mevcut durumu göz önüne alarak planlamalarımızı yapmalıyız.
Yoksa arkadaşımın dediği gibi otobanı bir cadde haline getiririz.

Haberin Devamı


Bir süreliğine
alternatif sporlara

SPORU hem severim, hem yapmayı severim. Ama galiba alternatif sporları takip etmek en iyisi... Ben yine amatörce, kendime göre, kimseyle yarışmadan, hayatımı keyifli kılmak adına sporumu yapayım. Bazı önemli maçları da seyredeyim. Ama futbolla ilgim o kadar kalsın... Atalarımızdan gelen renk aşkını bir kenara bırakıp bir süreliğine kendimi nadasa bırakayım. Kulüp, kulüpler şöyle mi olmuş, böyle mi olmuş demeden; hatta takımların listede nerede olduğuna bakmadan hayatıma devam edeyim. Çünkü anlıyorum ki; o takım, o kulüp bizim bildiğimiz, hayal ettiğimiz, istediğimiz yerde değil.

Yazarın Tüm Yazıları