Antalya Valisi’yle aynı durumdayım

Ben de aynı durumdayım.
Hem de yıllardır.
Yaz ayları turizmci gibiyimdir.
Arkadaşlarımın, dostlarımın aklına Çanakkale’den Fethiye kadar olan geniş coğrafya akıllarına geldiğinde hemen beni ararlar.
Ben de yaşadığım deneyimleri, gidilebilecek mekanları anlatır, isterlerse rezervasyonlarına kadar yardımcı olurum.
Tabii temmuz, ağustos aylarında bu bölgeye ilgi çok arttığı için bazen rica minnet yer bulabiliyorsunuz.
Benim için bu bir külfet değil; arkadaşlarım için canım feda...
Ve ayrıca bölgenin hareketli olması her zaman hoşuma gidiyor.
Çünkü turizm birçok sektörü tetikliyor, ekonomiyi hareketlendiriyor.
Üstelik pandemi sonrasında da galiba hepimizin, her sektörün bu hareketliliğe ihtiyacı var.
Antalya’daki yatak kapasitesi 600 binin üzerinde ve Türk turizminin başkenti konumunda... MAS turizmini dünyada en iyi yapan bölgelerden biri...
Antalya dışında Türkiye’nin turizmini yeniden yorumlaması gerekir.
Örneğin her şey dahil sisteminden Türkiye başlangıçta bir avantaj sağladı.
Ama sanki biraz geri adım atmalı gibi bana geliyor.
O yüzden turizmi yeniden yorumla dönemi gelmiştir.
Ben yazları arkadaşlarım için bir turizmci gibi çalışmaya hazırım.

Çeşme projesini bekliyoruz

ANTALYA’daki yatak kapasitesi 600 binden fazla...
Çeşme’ninki 30 bin civarında...
Çoğu da butik otel kimliğinde...
Çeşme’nin daha fazla yatağa ihtiyacı var.
Tabii bunu yaparken geçmişin hatalarından dersler çıkarmamız da gerekir.
O yüzden Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’un Çeşme projesi heyecan yaratmıştı. Çok da hızlı adımlar atıldı. Bakan Ersoy her fırsatta İzmir’e geldi ve birçok kurumla bir araya geldi. Pandemi birçok konuyu engelledi, projelerin ötelenmesine neden oldu.
Yaz başında Çeşme projesiyle ilgili ilk fizibilite raporlarının ortaya çıkması ve ihalelerin yapılması bekleniyordu.
İzmir kamuoyunun bir beklenti içinde olduğunu söylemeliyim.
Çeşme’nin daha kalabalık olmasını kimse istemiyor ancak bölgede turizmin 12 ay yapılması isteniyor.
Bunun için de markalı otellerin, zincirlerin Çeşme’de olması lazım.
İkinci Çeşme projesini takip ediyor ve bekliyoruz.

Futbol müzesi İzmir’e yakışır

“FUTBOL müzesi yakışmaz mı?” diye bir yazı yazdım. Çok kişi aradı, mesaj yolladı. Türkiye’de futbolun başladığı bu şehirde bence mutlaka bir müze olmalı.
Ve düşündüğümden daha çok arşivi olan insan varmış.
Örneğin Okan Yüksel sadece İzmir’in değil, Türk spor tarihinin en zengin belgelerine, arşivlerine sahip...
Okan abinin deneyimlerinden, bilgisinden faydalanmak lazım.
Elimizde böyle değerler varken kıymetini bilmeliyiz.
Yine Atilla Köprülüoğlu’nun forma arşivi inanın Türkiye’de kimsede yoktur.
Yıllarca toplanmış, takip edilmiş, titizlikle korunmuş bir arşiv...
Bir kenti ayağa kaldırmak, tanıtmak, anlatmak için müzelerden daha iyi bir yol bulunamaz.
İzmir gibi bir şehrin de müzeleri olmalı.
İzmir Büyük Belediyesi Futbol Müzesi’ni hayata geçirmeli.
Göreceksiniz daha ne arşivler ortaya çıkacak.

İyi ki var dediklerimden

YERİ gelmişken yazayım.
İzmir’in yakın tarihini en iyi bilenlerden biri de Erhan Gölbey’dir.
Derler, toparlar, birleştirir ve hepimizin önüne harikalar çıkarır.
Olaylara sadece iş olarak da bakmaz.
Bir kentin kalkınmasında, değişiminde her zaman aktif roller üstlenir.
Etkinlikleri başka bir havaya sokar.
Başınız sıkıştığında aranacak dostların başında gelir.
Türkiye’de halkla ilişkileri, marka yönetimini en iyi bilen isimlerden biridir.
Erhan Gölbey de; iyi ki var dediklerimden...

Benim gibi klima
sevmeyenler için
zor geçen geceler

EGE kıyılarının sıcağını iyi bilirim. Yani ben sıcaklara alışığım. Haziran ortasından eylül ortasına kadar kıyılarda öğlenleri çok sıcak geçer. Geçmişe göre fark artık akşamları da sıcak geçiyor. Nemli, bunaltan günlerde bile en azından gece yarısı hava kendine gelirdi. Şimdi ise neredeyse çöl sıcakları var. Benim gibi klimayla yatmayı sevmeyenler için geceleri gerçekten zor geçiyor. Ve yeni haber şu; Bugünden itibaren temmuz sonuna kadar hava sıcaklıkları 40’ların da üzerine çıkacak. Dikkat edin...

Aile içi şiddetin boyutu

AİLE ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, 2020 yılında kadın konuk evlerinden 35 bin 331 kadın ve 20 bin 551 çocuk olmak üzere toplam 55 bin 882 kişinin, 2021 yılı mayıs ayı itibariyle de 22 bin 87 kadın ve 9 bin 648 çocuk olmak üzere toplam 31 bin 735 kişinin hizmet aldığını açıklamış.
Hürriyet “Aile içi şiddet kampanyası”na her zaman destek verdi. Ben de yıllarca konuk evlerini ziyaret edip burada sorunları bire bir dinledim. Bazılarını haber yapıp işledik. Bu rakamlar bile aile içi şiddetin boyutunu gösteriyor. Ki; çoğu kadın, çocuk çekindikleri veya bir yol bulamadıkları için buralara gelemiyor. Türkiye’nin önemli meselelerinden biri de şiddettir. Ve bununla mücadele yine topyekün olmalıdır.