Paylaş
Arkalarında dünyanın en ünlü opera binalarının fotoğrafları da slayt gösterisi halinde dönüyor.
Paris’in o ünlü operası, kim bilir kaç kere gidip orada oyun izledim.
Viyana’nın artık fenomen olmuş opera binası... Sadece bir kere Viyana Operası’nda yer bulabildim. Hatırlıyorum da bir bilet için servet ödemiştim, neredeyse o gezi parası kadar bilete para vermiştim.
Ve Sidney...
Avustralya deyince akla ilk gelen yapı, Sidney Opera binası...
Denizin içine yapılmış, hafızalara kazınmış opera...
Mehmet Kütükçüoğlu ve Ertuğ Uçar, yarışmayı kazanarak birinci gelen projenin sahipleri...
İkisi de çok heyecanlıydı, birçok projeye imza attıklarını, ama bugüne kadarki mesleki kariyerlerindeki en heyecanlı proje olduğunu söylediler.
Kendilerini hem kutluyorum, hem de bu opera binasında bir an önce bir eser seyretmek için sabırsızlanıyorum.
Kütükçüoğlu, neleri hayal ettiklerini, neleri nasıl planladıklarını, dünyadaki örnekleriyle nasıl bağlantılar kurduklarını tek tek anlattı.
Samimi olayım, ben çok heyecanlandım.
Onlar anlatırken, sanki ben de binanın içinde bir gezintiye çıktım.
Özgün, İzmir’e özel, İzmirlileri anlatan bir yapı olacağı kesin...
Elbette, ilk olması da önemli...
Gerçek anlamda, standartları belirlenmiş, dünyadaki rakipleriyle yarışacak bir eser...
Sonra sahneye İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu çıktı.
Kocaoğlu’nu neredeyse bir aydır görmüyordum.
Başkan, annesinin rahatsızlığından dolayı 10 gün kadar Tokat’a gitti, sonra da Büyükşehir Davası başladı.
O yoğunlukta denk gelemedik.
* * *
Kendisini sakin, soğukkanlı ve de başkanlık koltuğuna ilk oturduğu günkü kadar heyecanlı gördüm.
Kısa, öz, ama mesajları net olan bir konuşma yaptı.
Detayları gazetelerden okuyup, televizyonlardan izlersiniz.
Ama konuşmasında hoşuma giden bir iki ayrıntıyı anlatmadan edemeyeceğim.
Dedi ki...
“Bugüne kadar her bir konu ya da proje konuşulduğunda genelde, ‘O, şu başkanın projesiydi’ deniyordu. Ben ise farklı bakıyorum. Ve her fırsatta bunu dile getiriyorum. İzmir için söylenmemiş, düşünülmemiş fikir ve proje yoktur. Her başkan, her bürokrat arkadaşım, bu kentin geleceği için samimi hisleriyle yatırımlar yapmıştır. Ben de yapıyorum. Projeler kimsenin malı değildir. Tek sahibi vardır, o da o kentte yaşayanlarındır...”
Siyasette rüzgarlar sert estiğinde genelde politikacılar, geçmişe göndermeler yapar. Bir anlamda yapılamayanlar için gerekçeler aranır. Ya da tam tersi olur, her projenin altında kendisinin imzasının olduğu söylenir.
Ben de Aziz Kocaoğlu gibi düşünüyorum.
Önemli olan istikrardır, bu projelere sahip çıkmaktır.
Önemli olan yapabilmektir.
* * *
Kocaoğlu’nun konuşmasında beğendiğim bir diğer husus ise şu sözleriydi:
“Bir kente farklı kimlikler ve misyonlar biçebilirsiniz. Sanayi ne kadar gelişmiş olursa olsun, yaptığınız kongreler ne kadar fazla olursa olsun, hizmet sektöründe ne kadar ileride olursanız olun, yanına sanatı ve kültürü koyamıyorsanız bir hiçsiniz demektir. İşin doğasına aykırıdır...”
Buna da katılmamak mümkün değil.
İzmir Büyükşehir Belediyesi olağanüstü günler yaşıyor. Aziz Kocaoğlu’nun yakın çalışma arkadaşları hala tutuklu ve dava süreci devam ediyor.
Böyle bir stres hali ortadayken, Kocaoğlu’nun her şeyi bırakarak Türkiye’nin gerçek anlamdaki ilk opera binasına start vermesi de anlamlı.
Önemli olan demokrat olabilmek
Ege Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin Yüksek İstişare Konseyi toplantısına Meclis Başkanı Cemil Çiçek katıldı. Çiçek, son bir yıldır bütün Türkiye’yi gezerek vatandaşların yeni anayasadan beklentilerini öğrenmeye çalışıyor. İzmir’de de benzer bir toplantı mart ayında yapıldı ve müthiş bir ilgiyle karşılandı. Çiçek, konuşmasında bunu da dile getirdi, İzmir’in demokrasiye bakışını önemsediklerini söyledi.
Cuma günü toplantıda şahsen iki önemli konuşma dinledim. Birincisi ESİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Kemal Çolakoğlu’nun, diğeri de ESİAD Başkanı Bülent Akgerman’ınkiydi.
ESİAD, kendi içinde bir anayasa komitesi oluşturmuştu, yönetim bu çalışmaları Cemil Çiçek’le de paylaştı.
Aslında hem Çolakoğlu’nun, hem de Akgerman’ın yaptığı konuşmalar, Türk insanının yeni anayasadan ve gelecekten ne beklediğini çok güzel özetliyordu.
Metinler uzun olduğu için burada tamamını veremiyorum. Ama ESİAD’ın resmi internet sitesinde bu konuşmalar yer alıyor.
Özetle gerçek demokrasiyi hayata geçirebilmek için işe önce gerçek anlamda demokrat olmaktan başlamalıyız.
Zor olan işte bu...
Çolakoğlu da Akgerman da bunu söylediler.
İzmir’den örnekler vererek...
Paylaş