Anadolu liseleri devri kapanıyor mu?

KISA süre önce Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütün genel liseleri Anadolu liselerine dönüştüreceğini ve yaklaşık 350 genel lisenin de dönüştürüldüğü bilgisi medyada yer aldı.

2012-2013 öğretim yılı sonuna kadar bu sürenin tamamlanması bekleniyor.
Sonrasında da Anadolu liselerine sınavla öğrenci alımı sona erecek; sınav sadece fen ve sosyal bilimler liseleri ile güzel sanatlar ve spor liselerine öğrenci alımı için yapılacak.
Benim sınavlara hazırlandığım yıllarda Anadolu liselerinde okumak büyük bir prestijdi.
Nitekim, ben de o sınavlara hazırlandım, ama benim tercihim farklı bir okul oldu.
İzmir Saint Joseph’e devam ettim.
Ama arkadaşlarımın bir kısmı da Bornova Anadolu Lisesi’ne gitti.
BAL; birçok kolejden daha iyi eğitim verdiği ve başarı oranları yüksek olduğu için en fazla tercih edilen okullar arasındaydı.
Hala da öyledir.
* * *
Geçmişi başarı öyküleriyle dolu Anadolu liseleri hala gözde okullar arasında...
Bu haberi okuyunca biraz eski günlere gittim ve aklıma takılan soruyu Özel Ege Kurucu Temsilcisi Yansı Eraslan’a sordum.
“Bu yeni uygulamayla bir gelenek sona mı eriyor, Anadolu liseleri devri kapanıyor mu?”
Eraslan, 1990’lı yılların başına kadar var olan bu geleneğin aslında 15-20 yıldan bu yana güç kaybettiğini söylüyor.
* * *
Ve ekliyor: “10-15 yıl öncesine kadar Anadolu lisesi denildiği zaman bazı derslerin öğretimini yabancı dille yapan okullar anlaşılıyordu. Ancak, 1980’li yılların ortalarından sonra liselerde bu dersleri öğretecek öğretmen eksikliği hissedilmeye başlandı. Bunun en önemli sebebi; ikinci kuşak Anadolu lisesi olarak bilinen okullardı. Üniversiteler, matematik ve fen bilimlerinde yeteri kadar öğretmen yetiştirmediler ve okullar dersleri yabancı dil uygulamasından çıkardılar.”
Yansı Eraslan’ın dikkat çektiği bir başka ayrıntı da şu...
Zorunlu ilköğretime geçişle birlikte Anadolu liselerinin ortaokul kısımları ve hazırlık sınıfları kapatıldı.
İlköğretimden belli bir yabancı dil donanımıyla gelmeyen ve Anadolu liselerini kazanan öğrencilerin yabancı dil öğrenme yaşı lise yıllarına taşındı.
Bu uygulama yabancı dil öğretimi konusunda var olan sayısız yerli ve yabancı akademik çalışmada yer alan “okul öncesinden başlamak üzere erken yaşlarda yabancı dil öğretilmesi” önermelerine tezat oluşturdu.
* * *
Eraslan’ın şunları söylüyor:
“Kamuda ne yazık ki, sıklıkla karşılaşılan vasat olana prim yaptırma ve vasatın niteliğinin yükseltilemediği durumda nitelikli olanı vasatlaştırma anlayışının bir sonucu olarak Anadolu liselerinin sayısı geometrik olarak artırıldı. Mevcut bir okulun isminin değiştirilmesi ve o okula merkezi sınavla öğrenci alınmaya başlanmasıyla niteliğinin yükseltileceğinin varsayılması ve bunun bir kitlesel çaba olarak ele alınması yanılgıların en büyüğü oldu. Ülkenin en önemli eğitim yeniliklerinden biri olan çok az sayıdaki Anadolu Lisesi’nin varlığıyla üst düzey beyinlerin yetiştirilmesi çabası, yerini unvanında Anadolu ibaresi taşıyan okullara giden kitlelerin çok iyi yetişeceklerini zannetme yanılsamasına bıraktı. Böylece hem Anadolu liseleri sıradanlaştırılmış, hem de bir ulusal sınavdan geçen yüz binlerin beklentilerini yükseltilmişti. Ancak aynı nüfusun, aynı öğretmenler tarafından aynı okullarda eğitilmekte olduğu ortada iken Anadolu liselerinin varlığı sayesinde bu niteliğin neye dayanarak yükseleceği ya hesaplanmamış, ya da gayet iyi bilindiği halde topluma farklı bir eğitim vitrini sunulmuştur. Ailelerin bu vitrinden etkilenmediğini söylemek ise pek kolay değildir.”
* * *
Özetle...
Yansı Eraslan, bu liselerin hem politika, hem uygulama açısından geleneklerini kaybettiğini söylüyor.
Ben de buna üzülüyorum.
Çünkü özellikle eğitim kurumları için bir geleneğin devamı olmasını çok önemsiyorum.
Yazarın Tüm Yazıları