Paylaş
Ama iyi biliyorum.
Demokrasimizin kendisini zor tedavi ettiğini yaşayarak gördük.
12 Eylül 1980’i yaşadım.
Hayatıma getirdiği değişiklikleri iyi biliyorum.
Yıllar sonra demokrasiye dönülse de; çarkların çalışmasında, ahenginde hep sıkıntılar oldu.
Şunu biliyoruz.
Devletleri büyük yapan sadece ekonomileri değildir.
Aslında onları yücelten, büyüten demokrasileridir.
Bazı kavramların içini boşaltıyoruz ya da yeteri kadar önem vermiyoruz.
Daha güçlü demokrasi talebini toplumun her kesiminin istemesi gerekir.
Söylediğimiz, yazdığımız, anlatmaya çalıştığımız budur.
Demokrasinin iyi işlediği yerlerde barış da olur, kardeşlik de, özgürlük de olur.
Bazı değerler evrenseldir.
Demokrasi talebimiz de herkes içindir.
Fransız gazeteci dostlarım arayıp sordu.
“Bu yaşananları iki kelimeyle özetler misin” dediler.
Akıl tutulması; dedim.
Aklı tutulanlar; koskoca Türkiye’yi istedikleri gibi yönetmek istediler.
O yüzden halkın refleksini, tepkisini, isteğini önemsiyorum.
Toplumun bu yaşananlardan dersler çıkarıp demokrasiye sarılacağını görüyorum.
Bakalım bu travmayı ne zaman atacağız
Türk insanının krizler sonrasında normal hayata daha hızlı dönme gibi bir refleksi var.
Bu aslında iyi bir ruh hali...
Türkiye gibi zor bir coğrafyada yaşayan ve her an farklı bir olayla karşı karşıya kalabilen bir ülkenin krizden çıkış deneyimi de farklı oluyor tabii...
Ama yine de Cuma akşamı yaşadıklarımızdan sonra normal hayata ne zaman geçebileceğiz bilmiyorum.
Merak da ediyorum.
Fransa hala Paris travmasını üzerinden atabilmiş değil, Nice olayını her 14 Temmuz’larda hatırlayacağını da biliyorum.
Ama Türkiye’nin gerçekten normalleşmeye ve sakinliğe ihtiyacı var.
Biraz huzur lütfen...
Siyasetin dili artık yumuşamalı
Hep yazıyoruz.
Siyasetin dili, üslubu herkesi rahatsız edecek kadar sert...
Ve bu sürdürülebilir değil.
Toplum bu gerginliklerle ayrışıyor; bundan da farklı amaçla hareket eden gruplar yararlanıyor.
Bu yaşadıklarımızdan çıkarmamız gereken dersler var.
Hem iktidarın, hem muhalefetin verdiği mesajlarda demokrasi vurgusu yapmaları, ortak hareket etme iradesi ortaya koyması iyi gelişmeler...
Siyasetin dili yumuşarsa, demokrasi de güçlenir.
Demokrasi galip geldiyse
Türkiye böyle bir ülke...
Herkesin bir ayda yaşadığını biz bir günde, bazen de saatler içinde yaşarız.
Son iki gün işte öyle günlerdendi.
Habercilik de böyle günlerde zamanla yarış oluyor.
Demokrasinin galip gelmesinde işte bu hız ve medyanın gücü de bir kez daha kanıtlanmış oldu.
Turizm gerçeği
Rusya’yla yeniden yakınlaşma, İsrail ile ilişkilerin normalleşmesi turizmcileri umutlandırmıştı.
Ama öyle anlaşılıyor ki; 2016 kayıp bir yıl...
2017 ve sonrası için her şey normale döndüğünde yeniden konuşmak gerekir.
Aksi halde önümüzdeki yıl da kayıp olur.
Paylaş