Moreira, Arkas Sanat Merkezi’ndeki ressam ve heykeltıraş Joan Miró'nun yeni sergisi için İzmir’e gelmişti.
Ve dedi ki:
“İzmir Büyükşehir Beledi Başkanı ve ben çok şanslıyız. İkimizin de böyle sanat vakıfları ve Lucien Arkas gibi iş insanları var. Bu, bizim işimizi çok kolaylaştırıyor. Lucien Arkas ile birçok ortak yönümüz var. İkimizin de işi denizcilik. Ayrıca ikimiz de sanatı ve doğayı çok seviyoruz. Serralves Vakfı tesadüfen kurulmuş bir vakıftır. Birkaç vatandaş bir araya gelerek bu çiftliği satın aldılar, hükümetin de desteğiyle modern bir sanat müzesi kuruldu. Bu da bize özel sektör ve kamunun iş birliğiyle şehrin kalbinde böylesine güzel bir sanat merkezi oluşturabildiğini gösterdi. Serginin hikayesi ise daha ilginç. Finansal kriz döneminde eserlerin müzakerede satılması kararlaştırıldı ancak Porto sakinleri buna izin vermedi. Finansal krizin pençelerinden kurtulmuş bir koleksiyonla karşı karşıyasınız.”
Rui Moreira’yla aynı görüşteyim.
Kendisi de Cemil Tugay da şanslı başkanlar.
Bazen bir kentin çehresi birkaç kişi, birkaç kurumla değişebilir.
Eğer bugün İzmir’in sanat hayatından söz ediyorsak inanın bunda Lucien Arkas’ın büyük etkisi olduğunu düşünüyorum.
Zaten Cemil Tugay da konuşmasında bunun altını çizdi ve dedi ki:
Schengen vizesi alamadığı için iş gezileri iptal olan çok sayıda iş insanı biliyorum.
Okullardan kabul almalarına rağmen ilk yarıyı kaçıran öğrenciler biliyorum.
Çocukları yurtdışında okuyan ya da yaşayan anne babaların onların yanlarına gidemediklerini görüyorum.
Ve vize almak giderek daha da zorlaşıyor.
İşte Almanya’nın yeni kararları ortada…
Almanya, Schengen vizesi olsa bile ülkeye girişlerde kontrol etmeye başladı.
Belki de bu uygulamalar daha da artacak.
Türkiye oturma izni veya vatandaşlık konusunda daha kolay bir prosedür izliyor.
Aslında mesele bugünün konusu değil, gelecekte çok daha sıkıntılı günler yaşayacağımız kesin.
New York Times’ta okudum.
Akdeniz’de turizm iddiası olan ülkelerde su problemi giderek artıyor.
Gazete yerinde yetkililerle ve halkla konuşmuş, konunun giderek turizmi tehdit eder hale geldiğini yazmış.
Göreceksiniz; Bodrum’dan, Çeşme’den sesler yükselecek.
İklim değişikliğinin etkileriyle su kaynakları azalırken, turizm merkezleri bu krizle yüzleşmek zorunda.
New York Times’ın verdiği örneklerden biri de Yunanistan’ın farklı adalarından…
Turizm sezonu boyunca su talebi artarken, yerel halk ve turistler arasında da gerilimler başlamış.
Benim gibiler yani yüz yüze çalışmayı her şeye tercih edenleri haklı çıkaran bir gelişme yaşandı.
Amazon’un CEO'su Andy Jassy çalışanlarına gönderdiği bir yazıyla pandemi etkisinin tamamen bittiğini bir yazıyla ilan etti.
Dedi ki...
“Son 15 ayda haftada en az üç gün ofise geri dönmemizin faydalarına dair inancımız güçlendi. Amazon pandemi sırasında hızla büyüdü ve bunun sürdürülebilir olması için şirket kültürünü korumamız gerekiyor. Dünyanın en büyük girişimi gibi çalışmak istiyoruz.”
Amazon’un genç çalışanları bundan pek memnun olmayabilir.
Ama Andy Jassy; Ocak ayından itibaren haftada beş gün ofiste olacaklarını duyurdu.
Haftada üç günden beş güne çıkan bir Amazon; bütün şirketlerin benzer kararlar almasını sağlayacaktır.
Şu anda Microsoft, Google, Meta ve Apple gibi diğer büyük teknoloji şirketleri çalışanların haftada iki veya üç gün ofiste çalışmasını bekliyor.
Söylemem gerekir, Dalyan’a beni sevdiren insanlar da var.
Onların başında Yücel ve Fulya Okutur geliyor.
Yücel Okutur burayı 1978 yılında keşfediyor, İstanbul’da büyük projelere imza atarken Dalyan’da kurgulanan bir hayat hayal ediyor.
Ve bunu da 80’lerin sonunda gerçekleştiriyor.
Bazı insanların gittikleri yeri değiştirme, geliştirme gibi misyonları da oluyor.
Yücel Okutur o insanlardan biri...
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, İzmir’e geldi ve Körfez’le ilgili bir toplantı yaptı.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, uluslararası bir konferansta olduğu için dönüşünde Bakan Kurum’u Ankara’da ziyarete gitti.
Başta körfez olmak üzere pek çok konu başlığının konuşulduğu söyleniyor.
Bakan Murat Kurum sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’yla, ardından da Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’la görüştü.
Bakan Kurum, “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’nu bakanlığımızda kabul ettik. Bakanlık olarak çok önemsediğimiz İstanbul’umuzun depreme hazırlığı kapsamında kentsel dönüşüm ile İstanbul ve Boğaz’ın doğal zenginliğinin korunması konularında görüş alışverişinde bulunduk. Yerel yönetimlerle istişarelerimiz devam edecek” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de siyaset uzun bir dönemdir gergin gidiyor.
Kamuoyunda ‘Basmane Çukuru’ olarak bilinen projenin geçmişi 1985 yılına dayanıyor.
Planlar değişmiş, ticaret merkezi olarak ayrılan yerden başka Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na da bir yer ayrılmıştı.
Burası İzmir’in sembol yerlerinden biriydi.
Kültürpark’ın hemen yanındaydı ve belediye de hizmet binasını buraya taşıyacaktı.
İhaleler yapıldı, o günlerde herkesin büyük bir dikkatle izlediği çok ortaklı bir yapı buranın ihalesini kazanmıştı.
Güçbirliği ve EGS belki de Türkiye’ye örnek olacak bir proje için imza atmıştı.
İstanbul’da AK Merkez inşaatı devam ediyordu, Basmane projesi eş zamanlı bir şekilde bitirilmeye çalışılacaktı.
Kimse bu projenin böyle bir sonla biteceğini tahmin edemezdi.
O gün Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay çok önceden tarihi belli olan uluslararası bir toplantı için yurtdışındaydı.
Bazıları bunu siyasi malzeme yaptı, Tugay’ın İspanya’da olmasını eleştirdi.
Oysa uluslararası toplantılar yıllık takvime girer, sonra da değiştirmek mümkün olmaz.
Artık bu kısır tartışmalar Türkiye’nin gündeminden çıkmalı, siyaset de bunu malzeme yapmayı bırakmalı.
AK Parti İl Başkanı Bilal Saygılı ve Başkan Tugay, Ankara’ya gidip Bakan Kurum’u ziyaret etti.
Hem Başkan’ın gidişi hem Bakan’ın kabulü doğru olandır.
Bazı şeyler siyaset üstüdür.
Politikanın doğal bir akışı vardır, bu detaylar genel bir kabul görebilir ama bazı konularda bunu yapmamak gerekir.