Oysa Türkiye çok değişti.
Gençler sadece futbolla ilgilenmiyor.
Bu ülkede gençler kadar yaşı ilerleyenler de artık spor yapıyor.
Ve bu fotoğraf beni daha çok mutlu ediyor.
Bazen popüler isimlerin Türkiye’ye olan transferleri hoşumuza gidiyor.
Ama düşününce keşke bu kaynaklar gençlerimizin daha sağlıklı ortamlarda spor yapmaları için harcansa diye düşünüyorum.
O yüzden yarışmacı kulüpler kadar amatör sporlara destek olanları daha çok önemsiyorum.
Arkasspor futbol dışında voleybola, yelkene yatırım yapan bir grup...
Şadan Doğan da ailenin işe başladığı ve büyüttüğü Biga’nın çehresini değiştirmek için önemli yatırımları planlıyor.
Birkaç önemli hedefleri var.
“Yat Üretimi İhtisas Serbest Bölgesi”, “Karabiga Konteyner Limanı”, “Veterinerlik Fakültesi ve Hayvan Hastanesi”, “Biga Organize Sanayi Bölgesi’nin genişlemesi...”
Her bir başlık ayrı bir iddiayı ortaya koyuyor.
Biga Ticaret ve Sanayi Odası 1973 yılında kurulmuş.
2023 yılında 1.3 milyar dolar ihracat hacmine ulaşmış; hedeflenen projeler hayata geçtiğinde bölgenin en önemli ekonomi üssü Biga olacak.
“İşsizliğin kökü kurutulacak” diyen Biga Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Şadan Doğan, bölgedeki bütün dinamiklerin desteğini almış durumda.
Özellikle futboldaki gerilimin artık sonlanması gerekiyor.
Hafta sonu oynanan maçlar orada kalmıyor; bir hafta boyunca yaşananlar, söylenenler yorumlanıyor, konuşuluyor.
Bunun böyle gitmeyeceğini herkes görüyor.
Peki ne yapmak lazım; bu gidişata nasıl son verilecek?
İzmir önemli bir zirveye ev sahipliği yapacak; Salı günü
İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İzmir Ticaret Odası birlikte bu organizasyonu gerçekleştirecek.
Hepimiz için hayırlı olsun.
Dilerim, sivil ve daha özgürlükçü bir anayasa yapma fırsatımız da olur.
Türk siyaseti son yıllarda çok gergin, tansiyonu hep yüksek…
Böyle olunca toplum da gergin oluyor.
CHP Grubu uzun süredir Meclis açılışlarında Erdoğan’ı protesto etmek için ayağa kalkmıyordu.
Açılışta hem İYİ Parti hem CHP Grubu, Erdoğan’ı ayağa kalkarak karşıladı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Bunda şaşılacak bir şey yok” dedi ve ekledi:
“Cumhurbaşkanı’nın, yemine uygun şekilde, ona uygun bir konuşma yapacağını da umarak karşılamamızı ayakta yaptık. Makama saygısızlık yapmayacağımızı daha önce defalarca söylemiştik.”
Üzgünüm…
Kendimi bu meslekte hep şanslı hissetmişimdir.
Türk medyasının önemli isimleriyle beraber çalıştım.
Bazılarıyla usta çırak ilişkisi yaşadım.
Bazılarını çok yakından tanıma, dinleme imkânı buldum.
Hepsinden, her birinden çok şey öğrendim.
Güneri Cıvaoğlu bizim mesleğin en önemli isimlerindendi, sektörün itibarını yükselten, gazeteciliği hep büyüten insanların başında geliyordu.
“Bu meslek için neler yaptığınıza inanıyorsunuz?” sorusuna bakın nasıl cevap veriyor:
Bir süre önce aramızdan ayrılan Prof. Dr. Adnan Akyarlı limanlar, körfezler konusunda son derece yetkin bir isimdi.
Akyarlı körfezle ilgili çok fazla çalışma yaptı. Aslında bilirkişi olarak dünyanın birçok yerine gidip bu çalışmalara katılmıştı. Belki de Akyarlı’nın o yıllarda söyledikleri yapılabilseydi, bugün farklı bir yer olabilirdi.
İzmir, körfezin çevresinde yerleşmiş bulunan bir kıyı kenti.
İnsanlar denizle iç içe yaşadığı için kent kültürünü oluşturan yaşam bileşenleri arasında denizin önemli bir etkisi oldu.
Belki de bu 50 yıl öncesine kadar çok daha geçerli bir olguydu. İzmir Körfezi deniz olma niteliğinden uzaklaşınca kent yaşamındaki etkinliği de azaldı.
Adnan Akyarlı 2007 yılında bana bir yazı yollamıştı. Bir de “90’lı yıllarda ele alınan raporların yeniden gözden geçirilmesi olarak” değerlerdir notu vardı.
Diyor ki...
Teknoloji dünyasında değer üretmek ve fark yaratmak isteyenleri Türkiye’ye davet etti.
Ve onları ‘Tech Visa’ uygulamasıyla Türkiye’de girişimcilik hikayesi yazmaya çağırdı.
Ben bu adımı çok olumlu buluyorum ve destekliyorum.
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Çağlayan Dündar imzasıyla bir rapor yayınladı.
Dündar, Tech Visa uygulamasının yeni fırsatlar getirdiğini söylüyor.
Ben de katılıyorum.
Kendine alan açması, dijital değişimden yararlanabilmesi ve uygulamalarla bir üs haline gelmesi için Türkiye’nin yeni bir öykü yazması gerekiyor.
Özetleyeyim.
“Futbol bir şehrin sadece sporla değil, kültürel, tarihi ve sosyal değerleriyle de tanıtılmasına yardımcı olur. Barcelona, Manchester, Napoli, Dortmund ve daha birçok kent, futbol kulüpleri aracılığıyla dünya sahnesinde güçlü bir marka haline gelmiştir. İzmir, futbol kulüpleri açısından oldukça şanslı bir şehirdir. İzmir kulüplerinin, tarihsel kökleri, gelenekleri, derin ve köklü futbol kültürleri ve takımlarına tutkuyla bağlı büyük taraftar kitleleri vardır. Ancak ne yazık ki bunun, İzmir kent kimliği ve tanınırlığına katkı sağlayacak şekilde değerlendirilmesi için kent yönetimindeki karar vericilerde bugüne kadar yeterince farkındalık oluşturulamamıştır.
Bu, bir tespitten öte maalesef realitedir. Dünya kentleri sporu ve özelinde futbolu, kent kimliklerinin ayrılmaz bir parçası haline getirme çabası ile yanıp tutuşurken İzmir'imizde durum maalesef tam tersine gelişmiştir.
Bugüne dek kent tanıtımı için hazırlanan hiçbir tanıtım materyalinde kulüplerimizden faydalanılmamış, hatta neredeyse yok sayılmıştır. Asla teşvik edilmemiş ve desteklenmemiştir.
Göztepe Gürsel Aksel Stadı’nda oynanan Türkiye-İzlanda maçında oluşan atmosfer, İzlanda Futbol Federasyonu Başkanı Thorvaldur Örlygsson’un ‘Yaşamımda böyle bir futbol atmosferi görmedim’ sözleriyle takdir toplamıştır.
Göztepe’nin Japon oyuncusu Kuryu Matsuki’yi görmek için İzmir’e gelen, kulübün müzesini gezen Japon turistler, futbol turizmiyle açılabilecek yolu en net şekilde göstermiştir.
Kentimizin karar vericilerinin, gerek kulüplerimizin ve gerek tüm kentin kazanacağı yeni fırsatlar için futbol gerçeği üzerinden yeni başlangıçlar yapmalarını bekliyoruz.”