Paylaş
Ünlü keman sanatçısı Joshua Bell ve Sam Haywood sahnedeydi.
Konser öncesi sahneye çıkan herkes İKSEV’i övdü.
Belki de en doğrusunu İzmir Valisi Mustafa Toprak söyledi.
“Siz bize plaket veriyorsunuz, asıl bizim size vermemiz gerekir” diye...
Festivalin 30 yıllık geçmişinde hiç kuşkusuz Eczacıbaşı ailesinin büyük katkısı var.
Ve Filiz Ezcacıbaşı Sarper’in büyük gayretleri bulunuyor.
İzmir Kültür Sanat Vakfı, zor olanı yaptı, 30 yılda bir festivali uluslararası haline getirdi ve Türkiye’nin gurur duyacağı organizasyonlar listesine soktu.
Ben de herkes gibi gurur duyuyorum.
Doğrusu; İzmirlilerin İKSEV’e, Filiz Ezcacıbaşı Sarper’e plaket vermesi, teşekkür etmesidir.
Metroda bir kemancı
JOSHUA Bell’in meşhur bir metro öyküsü var.
Bell’i izlerken o aklıma geldi.
Bilmeyenler için yazayım.
***
Soğuk bir ocak ayının sabahında, adamın biri Washington metro istasyonunda çöp bidonunun yanına dikilir ve önüne kemanının kılıfını sererek keman çalmaya başlar. 45 dakika boyunca birbirinden güzel 6 klasik eser çalar. Çoğu insanın işe gitmek için hareketlendiği bu yoğun saat süresince önünden bin 100 kişi geçer.
Bu insanların birçoğu istasyonda keman çalındığından bile habersizdir. Kemancı onlar için sadece bir hayalettir. Çalmaya başladıktan sadece 3 dakika sonra orta yaşlı bir adam müzisyenin çaldığını fark eder. Önce yavaşlar, birkaç saniyeliğine durur ve sonrasında hızlı adımlarla yürümeye başlar, günlük işlerinden geri kalmasın diye...
Birkaç dakika sonra kemancı ilk 1 dolarlık bahşişini alır, bir bayan parayı kemancının önüne geçerken atmış ve hiç durmadan yoluna devam etmiştir.
Birkaç dakika sonra birisi dinlemek için duvara yaslanır. Saatine bakar ve tekrar yürümeye başlar. Besbelli ki adam işine geç kalmıştır.
Kemancıya en çok dikkat eden ise 3 yaşında bir çocuktur. Annesi alelacele çekiştirirken kendisini, durup kemancıya bakar. Sonunda annesi kuvvetlice çekiştirir çocuğu ve çocuk sürekli arkasına bakarak yürümeye başlar. Bu olay diğer birçok çocuk tarafından tekrarlanır, fakat istisnasız tüm ebeveynler çocuklarını yürümeye devam etmeye zorlar.
Kemancının 45 dakikalık gösterisi boyunca sadece 6 kişi durup bir süre dinler. 20 kişi kendisine para verir, sonra yine normal bir şekilde yürümeye devam eder. Bu gösterinin sonucunda 32 dolar toplar kemancı. Gösterisi bitip de etrafa sessizlik hakim olduğunda hiç kimse fark etmez bile. Kimse alkışlamaz ya da tanımaz.
Kimse az önce dünyadaki yazılan eserler arasındaki en eşsiz 6 parçayı 4 milyon dolar değerindeki kemanıyla çalan bu kişinin dünyanın en yetenekli müzisyenlerinden Joshua Bell olduğunun farkına varmaz.
Konser biletleri ortalama 100 dolardan yok satan bu adam kendisini kimseye dinletememiştir.
Kaynak: www.washingtonpost.com/wp-dyn/content/article/2007/04/04/AR2007040401721.html
Hayatta neleri kaçırıyoruz
METRODAKİ bu mini konser Washington Post’un algılama, zevk ve insanların önceliklerini kapsayan sosyal araştırmasının bir parçasıydı.
Amerika Ulusal Senfoni Orkestrası Müzik Direktörü Leonard Slatkin’e, “Dünyanın en iyi keman virtüzü metro istasyonunda bin kişiye performans sergileseydi nasıl bir tablo ortaya çıkardı?” diye de sorulmuş.
Slatkin, “35-40 kişi tanır, 75-100 kişi zaman ayırıp ya dinler ya dinlemez” diye cevap vermiş.
“Kaç para bahşiş toplar” diye sorulduğunda ise Slatkin, “150 dolar” tahminde bulunmuş.
Slatkin elbette tahmininde yanılmış.
Washington Post’un haberi şöyle bitiyordu:
“Eğer dünyanın en ünlü müzisyenlerinden birin dünyada yazılan en iyi eserlerden birini çalarken onu durup da dinleyecek 1 dakikanız bile yoksa, acaba daha neler kaçırıyorsunuz hayatta hiç düşündünüz mü?”
Cevabını siz verin.
Paylaş