Yerinde edilen küfür, şiir gibidir!

Dikkat dikkat! Bu yazı bir miktar küfür içerir. Ama merak etmeyin, gün içinde duyacaklarınızdan daha fazla değil…

Haberin Devamı

Sabahın körüydü, sadece kargalar değil yer yüzündeki hiçbir kuş türü mamasını yememişti. Hava zifiri ötesi karanlıktı. Zemin ve hava şartları depresyona girmem için son derece müsaitti. Zaten biri bana çok büyük bir kötülük yapmak isterse beni erken uyandırsındı. Alarmla uyanmak, hayatım boyunca en nefret ettiğim şeydi, ömrüm vapurlarda, otobüslerde uyuyarak geçmişti. Ordinaryüs profesör uykucu olarak, kullandığım her taşıtta, yağlı kafa izi olmayan camı bulup, uyuyabilir tüm gün suratımda yastık iziyle dolaşabilirim ama bu konuya pek girmek istemiyorum.

Bence bir insanın erken kalkması için aşırı geçerli bir sebebi olması gerekiyordu. Kabul erken kalkan yol alırdı elbet bir itirazım yok ama insan isterse geceleri kepenkleri daha geç indirip aradaki saat farkını kapatabilirdi. Yani bence geç uyuyan da yol alırdı ama bu konuya da girmek istemiyorum. Asıl girmek istediğim konu şu ki, erken kalkmak için çok geçerli bir sebebim vardı. Uzun bir süredir her hafta sonu sabahın köründe İngilizce kursuna gidiyorum. Bu kadar global olma çabası niye bilmiyorum ama bütün bir maaşı kursa verdiğim için mecbur gidiyorum beybisiler. Hayır tam anlamıyla İngilizce öğrenebilsem gam yemeyeceğim. Dersin yarısı, bizim nereli olduğunu top secret bir şekilde gizleyen örtmenimize Türkçe öğretmekle geçiyor. Canım biricik Türkçe’mizin en nadide kurallarından girip, en kullanılan cümlelerinden çıkarken, Türkçe küfür öğretmekten de eksik kalmıyorum tabi ki…

Haberin Devamı

Önceleri yardım sever bir insan olduğum için, örtmenime Türkçe küfür öğrettiğimi düşünüp savunmuştum kendimi. Çünkü biri ona sokakta veya sınıfta arkasından küfür ederse bilsin anlasın diye düşünmüştüm. Gerçekten çok saf duygularla öğrettim, hiç de yüzüm kızarmadı, pişman da değilim. Ama sonra bunun kültürel bir miras olduğunu fark ettim. Çünkü, küfür etmek, küfür öğretmek yaşadığımız toplumun kültüründe var.

Bu toplum yıllarca sayısız Kemal Sunal filmleri izledi, güldü, eğlendi. “Eşşoğlueşşek” tabirini Kemal Sunal’la sevdi. Hatta bu tabiri kötü söz olarak değerlendirmedi, o kadar çok sevdi ki çoluğuna, çocuğuna, yeğenine, torununa bile söyledi. Gel bir seveyim seni eşşeoğlu eşşek, ama baban hariç dedi oğlunu sevdi. Büyük ustayı sokakta durdurdu, “ bir daha söyle” dedi. Çünkü yerinde edilen küfür şiir gibiydi. Kimin, niye ve nasıl bir üslupla söylediği çok önemliydi.

Haberin Devamı

Yerinde edilen küfür, şiir gibidir

Küfür yeri geldi teşvik edilmek için kullanıldı. Üniversite sınavınlarına hazırlanan ve heyecandan ölmek üzere olan arkadaşımıza, kardeşimize sen o soruları g*tünle yaparsın demedik mi hiç? İddialı bir dizi yayınlanmadan önce, iddialı bir film vizyona girmeden önce ortalığın ağzına s*çacak demiyor muyuz hep?

Hepsi tamam da beni en çok şaşırtan, küfürü takdir etmek için de kullanıyor olmamız. Ama özellikle de azıcık gıcık olduklarımıza, belki biraz da kıskandıklarımıza… Karşı takım doksana çaktığında, nasıl vurdu ama o*çocuğu demiyor mu taraftar? Güzel bir film izlediğimizde yönetmenine, nasıl çekmiş ama p*ç demiyor muyuz? Neden biz güzel takdir etmeyi bilmiyoruz, takdiri bile küfürle yapıyoruz diye düşünmeden edemiyor insan…

Haberin Devamı

Hadi takdiri geçtim, onu genelde kişinin arkasından yapıyoruz da... Tebrik etmek için küfre ne demeli? Bayağı yüzüne yüzüne kaç kez, ulan i*ne yine yaptığın yapacağını ya da p**venk işini biliyor demedik mi en yakın arkadaşlarımıza… Çok üzgünüm ama dedik sayın seyirciler… Televizyonlar istedikleri kadar biplesinler ama küfür bizim hayatımızın her alanında, her saniyesinde. Yaşlısında, gencinde, çocuğunda… Her yaştan insanın ağzında.

Ama bu durumu eleştirmek, yermek yerine konuya biraz da pozitif açıdan bakabiliriz bence. Mesela küfür etmek rahatlatır, bu birçok araştırmalarda da, milyorlarca kitapta da çok net bir şekilde yazılmış, çizilmiş, kanıtlanmıştır. Direkt olarak kimsenin şahsını, ailesini yaralamadığı üzmediği sürece, sinir stres bu şekilde dışarıya atılacaksa, küfür fiziksel şiddetten daha pempiş gözükebilir.

Haberin Devamı

Ayrıca küfür faydacıdır da bazen. Başta da bahsettiğim gibi küfür sayesinde İngilizce örtmenim birçok Türkçe kelime öğrendi benden. Keza birçok taraftar da, karşı takıma transfer olan yabancı futbolcunun dilinde küfür öğreniyor mecbur. Birçok yabancı futbolcu transfer oluyorsa, birçok dilde küfür öğreniyorlarmış haliyle. Çünkü neydi, bir dil bir insan demişlerdi bize…

Hem küfür eşitlik de sağlar bir kere. En eğitimlisi, en zengini, en holdinglisi, kanal, gazete sahibi, milletvekili de küfreder, en eğitimsizi, fakiri, işçisi, memuru, öğrencisi de küfreder. Küfürün sosyo ekonomik sınıfı yoktur. Küfür adaletlidir, toplumun her köşesine eşit biçimde dağılmıştır.

Haberin Devamı

Küfür birleştiricidir. 50 yaşında adamla, 5 yaşındaki veleti bir araya getirir, otobüste yan yana koltuklara düşürür. Adam çocuğa küfür öğretince mutlu olur, çocuk tabletini bırakır. Böylece aralarında 45 koca yıl olan bu iki birey iletişime geçmiş olur. Küfrün selamlaşmaya, güzel dilimize yaptığı bağlaç katkısına falan hiç girmiyorum, zira kafama taşlar gelmeye başlayacak biliyorum…

Hiçbir şey yapamazsak, şerefsizim aklıma gelmişti diyoruz be! Niye bir şeyi akıl ettiğimiz için şerefsiz oluyoruz hiç düşünmüyoruz…Sözlerimi küfür ile ilgili şu nadide eserle bitirmek istiyorum. Sıradaki şarkı küfür konusunda insanlığın ortalamasını yükselten, beni sürekli maçlara götüren ve küfür dağarcığı bok, kaka, çiş olan genç bir kızın küfür öğrenmesine sebep olan sevgili Pare’ciğim Caner’e gelsin. Küfüreeee karşıyııız, hem de çok karşıyız, futbol dostluuk, futbool kardeşliktiiiir… Geçmişin üstünee çekelim bir sünger, ama son keez kurabiyeee Caneeer!

Yazarın Tüm Yazıları