Paylaş
Hükümet teşviklerin geçmiş yatırımları da kapsayacak şekilde genişletilmesinden vazgeçiyor. Bu da IMF’nin isteğini karşılar nitelikte bir adım atıldığı anlamına geliyor. Ama tabii ki tüm sorunlar halledilmedi. IMF ile anlaşma imzalanmasının ön şartlarından olan vergi, sosyal güvenlik ve bankacılık reformları henüz yasal çerçeveye kavuşmadı. Gerçi hükümet geçen yıllardaki yasa çıkarma performansını bu konularda da gösterip kısa sürede bu yasaları çıkarabilir. Ama bilgi olsun diye söylüyoruz, bu yasalar Türk ekonomisi açısından hayati öneme sahip. Bu alanlarda alelacele yapılacak düzenlemeler faydadan çok zarar getirir. O nedenle bu IMF ile anlaşma imzalanmasının yolunu açacak biçimde çıkabilir ama Türkiye gerçeklerine ve gereklerine uygun değilse ekonomi üzerindeki baskı devam edeceği için işimize yaramaz.
DEPPLER’DEN STAND-BY AÇIKLAMASI
IMF’nin Avrupa birinci bölgeden sorumlu Direktörü Michael Deppler, Türkiye ile IMF arasındaki yeni Stand-By anlaşmasıyla ilgili sürecin devam ettiğini açıkladı. Deppler, Teşvik Yasası’yla ilgili olarak ise teşviğin belli bir gruba gitmeyerek, herkesin teşviklerden yararlanması gerektiğini belirtti.
Teşviklerle ilgili yasanın alt komisyonda değiştirilmesi bekleniyor. Stand-by için gerekli düzenlemelerden Gelir İdaresi ve Bankacılık Yasa tasarıları son şeklini almak üzere olup Sosyal Güvenlik Yasa tasarısının gelecek hafta sonunda tamamlanarak Meclis’e sunulması hedefleniyor.
MORGAN STANLEY’DEN TÜRKİYE ANALİZİ
Bu sayfada, yatırımcılara başka fikirleri de ulaştırabilmek ve yeni vizyonlar oluşturabilmek için sık sık yerli ya da yabancı yatırım bankalarının araştırma raporlarına da yer veriyoruz. Bu raporlar arasında da elbette bazıları bizim için çok önemli. Çünkü çok az kuruluşu araştırma konusunda muteber ve ciddi buluyoruz. Bunlardan biri Morgan Stanley’nin analisti Serhan Çevik. Türk ekonomisi ile ilgili son raporunda Türkiye’ye dışardan sıcak para akışının iyice netleştiğini hatta yerlilerin de yurtdışındaki paralarının bir kısmını içeriye getirmeye başladıklarını belirtiyor.
Yurtdışında yerleşiklerin Türkiye sermaye piyasalarındaki varlıklarının 2002 yılı sonunda 3.5, 2003 yılı sonunda 9 milyar dolar seviyesindeyken geçen ay sonu itibariyle 19 milyar dolara çıktığını belirten Çevik, benzer bir durumun sabit getirili menkul kıymetler ve hatta doğrudan sermaye yatırımlarında da izlendiğini belirtiyor.
Çevik, bunun ilk nedeninin halen devam eden yüksek reel getiri olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Ama bu çok büyük bir resmin sadece ilk görünen parçası. Resmin devamı da var”... Çevik’e göre 90’ların başında Türkiye’nin verdiği reel faiz oranı bugünkü seviyenin üç hatta dört katı seviyelerde olmasına rağmen bugünkü seviyelerde sermaye çekemiyordu. Bugünkü başarının nedeni ise iki sebepe dayanıyor:
1- IMF destekli ekonomik program
2- AB uyumu için yapılan düzenlemeler
PİYASALARDA BUGÜN
Teşvik Yasası’nda geri adım atılabileceği haberlerinin piyasayı olumlu etkilemesinin beklendiğini belirtelim. Bu nedenle bono ve borsada alım eğilimli bir piyasa olacağını tahmin ediyoruz.
Hazine, bugün 6 aylık referans bono, yarın da 5 yıl vadeli FRN olmak üzere iki ihale düzenleyecek. Hazine’nin Çarşamba günü 3,809 milyon YTL’si piyasaya olmak üzere 4,425 milyon YTL iç borç itfası bulunuyor.
Çarşamba günü Merkez Bankası’nın Şubat ayı ikinci dönem beklenti anketini açıklaması bekleniyor.
Paylaş