Paylaş
Bunun tek bir nedeni var. 17 Aralık zirvesi’nde açıklanacak metnin taslağının dün itibariyle basına sızmış olması... 17 Aralık tarihi yaklaştıkça Türkiye’nin AB üyeliğini isteyenlerle istemeyenler arasında ciddi çatışmaların çıkmaya başlayacağını, safların netleşeceğini hemen hemen hepimiz biliyorduk. Bu görüşü bu bölümde sık sık da dile getirdik. Fakat açıkçası bir konuda özeleştiri yapmak gerek; piyasaların genelde olumsuz açıklamaları gözardı edeceğini, tarih yaklaştıkça piyasalarda bugünkünden çok daha olumlu bir seyir izleneceğini umuyorduk. Böyle olmadı. Belki Aralık’tan itibaren bu bahsettiğimiz yükseliş dalgası gelebilir ama bu konuda da artık net bir şey söylemek zor. Ama bir noktada görüşümüzün değişmediğini hatırlatalım: 18 Aralık sabahı nasıl bir piyasaya uyanacağız açıkcası kestirmek çok ama çok zor.
Peki bugün piyasaları böylesine sallayan “taslak metin”de neler var:
Öncelikle açık uç meselesi hiç değişmeden kalmış gibi görünüyor. Bunun yanında Türkiye ile müzakerelerin askıya alınması konusunda yeni kıstaslar var. Buna göre bu kararı AB komisyonu alabileceği gibi üyelerin üçte birlik bir kısmı da Türkiye ile müzakerelerin askıya alınmasını talep edebilecek.
AB Komisyonu'nun 6 Ekim’de açıklanan İlerleme Raporu’nda, Türkiye'de temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasıyla ilgili bir ihlal durumunda komisyonun AB Konseyi’ne "müzakerelerin askıya alınmasını" tavsiye edebileceği ve üye ülke hükümetlerinden oluşan AB Konseyi'nin ise 2007'de yürürlüğü girmesi beklenen AB Anayasası'nda öngörüldüğü gibi "nitelikli çoğunlukla" müzakereleri askıya alabileceği zaten belirtiliyordu. Ama üyee ülkelerrin üçte birinin de bu hakka kavuşmuş olması Türkiye açısından ciddi bir oluumsuzluk oldu.
Nihai kararın ise komisyon raporunda öngörüldüğü gibi üye ülkeler tarafından "nitelikli çoğunlukla" alınacağı vurgulanıyor. AB Anayasası'nda nitelikli çoğunluğa ulaşılması için, 25 üye ülkenin 15'inin onaylaması ve bu ülkelerin toplam AB nüfusunun yüzde 65'ini oluşturması şartı aranıyor.
Zirvenin taslak metninde ilereme raporundan farklı olarak vurgulanan bir diğer nokta ise, Güney Kıbrıs'la ilgili... Taslakta, Türkiye'nin 25 üye ülkeyle müzakere edeceği gerçeğine vurgulama yapılıyor ve dolaylı olarak türkiye'nin Kıbrıs Rum Kesimi'ni "fiilen tanıyacağı" belirtiliyor.
Taslak metinde ayrıca, "serbest dolaşıma, kalıcı engel getirilebilir" ifadesi de yer alıyor...
Ayrıca, "2014 bütçesi onaylanmadan, Türkiye'yle müzakereler tamamlanamaz" deniliyor. Bu da, Türkiye'nin 2014 bütçesi onaylanmadan önce AB üyesi olamayacağı anlamına geliyor.
Bu rapor, özellikle de basına sızmış olması nedeniyle ciddiye alınabilir mi? Aslında bu sorunun yanıtını dün akşam Dışişleri Bakanı Abdullah Gül şu sözleriyle verdi:
“Bu bir taktiktir. Daha 40 tane rapor açıklanır”...
Sayın Gül bu tespitinde kesinlikle haklı ama yine de görünen o ki Türkiye 17 Aralık’a pek de istediği moralle ilerleyemiyor.
Paylaş