Paylaş
Bu sabah itibariyle Avrupa piyasasında Brent türü hampetrolün varil başına spot fiyatı 41.6 dolara kadar çıktı. Düne göre iki dolarlık bir artış sözkonusu. OPEC’in üretim artışı kararı da henüz yürürlüğe konulmadığı için de yukarı yöndeki hareketi engelleyecek herhangi bir gelişme sözkonusu değil.
Türkiye 2004 yılı için petrole 5 milyar dolar harcamayı düşünüyordu. Kullandığımız petrol miktarı aşağı yukarı önceden tahmin edilebilir durumda. Ve bu yıl için de petrole varil başına ödeyeceğimizi tahmin ettiğimiz tutar da 30 dolar civarındaydı.
Oysa şimdi bu yükselişlerle birlikte, eğer fiyatlar bir an önce aşağıya inmezse ödeyeceğimiz petrol faturası çok daha yüksek olacak.
Bu fatura da Türkiye’nin ekonomik durumuna iki temel eksende büyük darbe vuracak. Öncelikle enflasyon hedefi. Hükümet bir süre ayak diremeye çalışsa da petroldeki fiyat artışını ister istemez bir fiyatlara yansıtmak zorunda kalacak. Şu ana kadar Türkiye’nin hedeflediği fiyattan yüzde 30 daha yüksek bir seviyeye ulaşan bu artışı, birebir olmasa da ciddi oranda fiyatlara yansıtmak zorunda kalacak.
Merkez Bankası Haziran ayındaki akaryakıt fiyat artışlarının temmuz enflasyonunu etkileyeceğini belirtmişti. Ayrıca banka hemen hemen her enflasyon açıklamasında enerji fiyatlarının enflasyon hedefi üzerinde risk oluşturduğunu söylüyor. Şimdi bu risk gerçeğe dönmüş durumda.
İkinci olarak petrol ithalatı cari açığı azdıracak. Şu anda bile petrol fiyalarının etkisi olmadan cari açıkta yıl sonunda 13-14 milyar dolar arasında rakamlara çıkılacak gibi görünüyor. Tamam uzmanlar bu cari açığın yönetilebilir olduğunu söylüyor ama üzerine eklenecek petrol faturası ile de aynı şey söylenebilir mi. bilmiyoruz.
Ekonomide herşeyi önceden kestirmeniz mümkün değil. Hiç beklenmedik alanlarda sorun çıkabilir. Bu da yaklaşık öyle bir durum.
Ama önceden kestirememiş omak hemen tedbir almanın önünde engel değil. Hele de başarılı programın sona ermesine sadece bir kaç ay kalmışken...
Paylaş