Öncelikle bir özür ile başlayalım. Geçen haftanın son üç günü sizinle buluşamadık. Bir yandan ağır bir soğuk algınlığı bir yandan da belki de dünyanın en önemli bilim tarihçilerinden biri olan Prof. Dr. Fuat Sezgin’in İstanbul ziyareti zamanımızın çoğunu aldı. Ama nihayet zaman açısından rahat bir döneme girebildim ve yazılarıma kaldığım yerden devam edebiliyorum.Efendim, piyasalarımız Fransa’daki referanduma artık sadece günler kala hop oturup hop kalkıyor ama Avrupalıların durumu bizimkinden bin beter. Fransa’da aşırı sağ dışındaki tüm kesimler Anayasa oylamasında evet yanıtının çıkması için uğraşıyor. Ama yapılan kamuoyu yoklamaları hala evetçiler ve hayırcıların oranının eşit, hatta hayırcıların biraz daha önde olduğunu gösteriyor. Anayasa’nın Avrupa Birliği’nin siyasi başkenti kabul edilen Fransa’da reddedilmesi kimi karamsar uzmanlara göre AB projesi için sonun başlangıcı anlamına gelecek. Bu teori elbette şu aşamada gerçeğin uzağında ama mevcut karmaşık konjonktürde başka gelişmelerle de desteklenirse gerçeğe dönüşmesi hiç de olasılık dışı değil.Şu notu da aktarmak gerek. Anayasaya evet diyeceğini açıklayan Fransızlar da hayır diyeceğini söyleyenler de hep aynı gerekçeyi öne sürüyor: Türkiye’nin AB üyeliğinin engellenmesi... Oysa madalyonunu diğer yüzü gerçek nedenin farklı olduğunu ortaya koyuyor. Avrupa’nın en milliyetçi hatta belki de şoven ulus olan Fransızlar yeni anayasa ile hem AB içindeki etkinliklerinin azalacağını hem de iç siyasette inisiyatifin Brüksel’e geçeceğini düşündükleri için anayasaya hayır diyor. Elbette Türkiye’nin üyeliğine de ciddi bir muhalefet var. Ama asıl neden belirttiğimiz gibi Fransızların ulusal gururu... Yani sadece bizde değil Fransa’da da AB’nin manevi şahsında küreselleşmeye karşı, ciddi bir karşı koyuş var. Almanya’daki durumun farklı olmadığını da hatırlatalım. Yani ulus devlet-küreselleşme çatışmasında son günlerde ulusalcıların sesi daha yüksek çıkıyor. Hem içirde hem dışarda... Anayasa tartışmaları düne kadar sadece Fransa içinde cereyan ederken şimdi artık sınırları aşmış durumda. Avrupa Birliği ülkelerinde Fransa’daki durumun büyük tedirginlik yarattığını ve buralardan da Fransızları evet demeye ikna etmek için açıklamalar gelmeye başladığını görüyoruz. Son açıklama AB’nin maliye politikalarını düzenleyen komisyon başkanından, Joaquín Almunia’dan gedi. Almunia Fransa’nın anayasaya evet demesi durumunda büyük ekonomik sıkıntılar yaşayan Avrupa ekonomisinin yeni bir ivma kazanacağını söyledi. Avrupa’daki yatırımcı ve tüketici güvenini anayasa ile ilgili belirsizlik nedeniyle dibe vurduğunu belirten Almunia, bu durumdan AB üyesi ülke liderlerinin de kısmen sorumlu olduğunu belirtti. Financial Times gazetesine konuşan Almunia, isim vermedi ama Almanya ve Fransa’yı kastederek “kimi ülkelerde liberal reformlara karşı hissedilen karşı koyuş da işimizi kolaylaştırmıyor” açıklamasını yaptı. Hatırlayacaksınız Almanya’da SPD liderlerinden Franz müntefering’in yabancı sermaye konusunda söylediklerini geçen hafta sizlere aktarmıştım.Kişisel kanaatim, Fransızların AB projesi içindeki etkisini yitirmek istemeyecekleri ve artık çok vahşi hale gelen ekonomik-siyasi ortamda yok olmamak için güçbirliği yapmak gerektiği fikrinin kazanacağı yönünde. Yani az bir farkla bile olsa Fransa’da anayasa referandumuna evet yanıtının verileceğini düşünüyorum. Ama bu eğer Fransa’da aklı selim kazanmaz ve referandumda hayır yanıtı çıkarsa ne olacak. Açıkçası ben felaket beklemiyorum. Çünkü Türkiye piyasalarında şu aşamada zaten hayır yanıtı geleceği beklentisi fiyatlara dahil edilmiş durumda. Kararın hayır çıktığın varsayarsak akut etkinin bile ciddi bir düşüş getirmeyeceğinin, bunun karşısında çıkacak evet yanıtı ile piyasada yeniden ve hızlı bir yükselişin başlayacağının da piyasa uzmanları arasındaki en güçlü beklehti olduğunu hatırlatalım.