Paylaş
Bugünlerde piyasalarda yeniden erken seçim senaryoları tartışılmaya başlandı. Gerçi bu tartışmalara Başbakan Erdoğan’ın dün Fatih Altaylı’nın hazırladığı Teke Tek Programında verdiği yanıttan sonra söylenecek bir şey kalmadı: “Erken seçim yok”. Ama bazı çevrelerin başbakanın yanıtına rağmen konuyu kaşımaya devam edeceğini ve bunun da yatırmcının canını yakma ihtimali bulunduğunu düşündüğümden bir kaç uyarı yapma gereği duyuyorum.
AKP hükümetinin mevcut durum itibariyle, söylentilere göre 2005’in ilk yarısı içinde, erken seçime gitmesinin önünde binlerce engel var. Hemen birini aktaralım: İstihdam artışının sağlanamamış olması...
Türk ekonomisinin uygulanan ekonomik program neticesinde komadan çıktığını hatta yoğun bakım aşamasını bile atlattığını söylememiz gerekiyor. Ama bu hala herşeyin yerli yerine oturduğu anlamına gelmiyor. Ekonomik performansa ilişkin gelecek beklentileri de olumlu ama bunun nasıl başarıldığı ve gelecekte nasıl başarıldığı konusu daha önemli. Verimlilik artışı işçi maliyetleri düşürülerek sağlandı. Bu da çalışma saatleri uzatılarak, maaşlar reel olarak geriletilerek ve en önemlisi işçi çıkartarak sağlandı. Ve krizden bu yana istihdam artacağına azaldı.
Sözde seçime kadar olacak süreç içinde makro rakamlardaki iyileşme devam edecek ama aynı başarının istihdam alanında sağlanacağını söylemek kolay değil. Üstelik ekonomi büyürken işsizlik ve refah artmadığı için de geniş kitlelerin AKP hükümetine desteği artmayacak, tam tersine azalacak. Sizce hükümet böyle bir ortamda seçime gitmeyi ister mi?
Aslında seçim senaryolarına karşı söylenecek çok fazla şey var. Fakat bunları siyasi analistlere bırakalım.
Soru şu: Ortalıkta henüz hiç bir emare yokken erken seçim propagandası yapmak kime yarar?
Yatırımcıya mı, spekülatöre mi?
Paylaş