Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti Bakanlar Kurulu’na bir sunum yaparak Türkiye ekonomisi ile ilgili, başta enflasyon olmak üzere, çeşitli konulardaki son gelişmeleri aktardı. Merkez Bankası’nın bu gelişmeler karşı tutumunun bugüne dek ne olduğunu, bundan sonra ne olacağını anlattı.Bu sunumun tamamını yine herkese tavsiye ederek başlayalım. Sunumun tamamına ulaşacağınız link, aşağıda emrinize amade olacak. Ama önce; Bu ülkedeki en büyük para otoritesinin başkanının Türk ekonomisi ile ilgili görüşlerinin ne olduğunu yeterince önemsemiyoruz galiba. Zaten örnek aldıkları ülkelere kıyasla dilsiz sayılacak bir merkez bankamız var, hiç olmazsa elimizdeki bu fırsatı iyi değerlendirelim. Sunumun bence en önemli kısmı, temel hedeflerin anlatıldığı bölüm. Burada işsizlik sorununa Merkez Bankası’nın nasıl baktığını görüyoruz. Bu nedenle bu kısmı en sona sakladık. Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti sunumunda öncelikle Merkez Bankası’nın temel hedefi olan enflasyon düşüşü-fiyat istikrarı sorununu ele alıyor. Enflasyonun düşüşünde hem yapısal hem konjonktürel bazda hangi unsur ve gelişmelerin etkili olduğunu anlattıktan sonra soruyor, “peki enflasyon sorunu çözüldü mü?” Bu soruya verilen yanıtın ilk satırı şöyle:“Enflasyon ve enflasyon dinamiklerinin değişiminde alınan mesafeye rağmen fiyat istikrarı henüz tam anlamıyla sağlanmış değildir.”Merkez Bankası Başkanı hedeflerin tutmasına rağmen en yüksek enflasyona sahip ülkeler arasında olmaya devam ettiğimizi belirttiği yanıtında 2006 yılından itibaren açık enflasyon hedeflemesine geçileceğini ve bunun da mevcut risklerin yanına yeni riskler ekleyeceğini belirtiyor. Bu riskler çerçevesinde “iç talep ve artışı ve tüketim canlanması kontrol edilmeli” diyen Merkez Bankası Başkanı şimdiye kadar yaşanan artışı ise ertelenmiş talebe bağlıyor ve şu anki durumun tehdit içermediğini, talebin kontrollü büyüdüğünü söylüyor.Ama son iki yıldır olduğu gibi başta kira ve eğitim olmak üzere hizmet sektöründeki fiyat katılığının sorun olmaya devam edeceğini vurgulayan Serdengeçti, diğer riskleri ise tarım ve enerji fiyatları, kamu fiyat ayarlamaları, sıkı maliye politikasından sapma riski, reform sürecinin hız kaybetme tehlikesi, dış şokların etkisi ve beklentilerin bozulması olarak sıralıyor.Merkez Bankası Başkanı’nın yanıt verdiği bir başka soru ise ekonomik büyümenin niteliğine ilişkin. Burada enflasyonla mücadeleden sıkı para politikasına, verimlilikten, özel sektör etkisi, dışa açıklığın artması ve ihracata kadar bir dizi etkeni sıralayan Serdengeçti, tahminlerin üzerinde artan büyüme hızının doğal sonucu olan cari açık sorununun ise yine yapısal nedenlerle büyük bir risk oluşturmadığını belirtiyor.Gelelim işsizlik sorununa. Merkez Bankası Başkanı sürdürülebilir büyüme yakalanırsa istihdamda da sürdürülebilir bir trend yakalanacağını vurgulayarak işsizlik sorununa şöyle bir açılım getirmiş: İşsizlik sadece bizde değil dünyanın geri kalanında da sorun. 2004’te küresel işsizlik oranı yüzde 6,1, genç nüfusta ise yüzde 13.1 seviyesinde. AB üyesi ve adayların bazısında yüzde 10’un üzerinde (Bizde de öyle: DİE dün açıkladı, Şubat 2005 itibariyle işsizlik oranı yüzde 11.5 ).”Serdengeçti şu an yaşadığımız büyümenin istihdamsız büyüme olarak adlandırıldığını belirterek bunun temel nedeninin verimlilik artışı (üç kişinin işini birinin yapması, çalışma saatlerinin uzatılması, ücret düşürülmesi) olduğunu söylüyor. Tarımdaki işgücünün azalırken hizmetler sektöründe bir artış yaşandığını belirten Serdengeçti, Türk ekonomisinin gelişmiş ekonomilerde olduğu gibi emek yoğun yatırım yapısından sermaye yoğun yatırım yapısına dönüşmesinin de bunda etkili olduğunu vurguluyor. Ve tabii ki kamu sektörünün istihdam sağlayıcı olmaktan çıktığını ve istihdamın artık özel sektör kaynaklı olduğunu belirtiyor. Son ve en önemli olarak, sürdürülebilir istihdam nasıl sağlanır? Yanıt şöyle:İstihdama OECD ülkeleri içinde en yüksek vergiyi biz uyguluyoruz. Düşürmemiz gerek.Bunu yapmazsak kayıtdışı ile mücadele edemeyiz. Kayıtdışı istihdam oranı ise yüzde 53. Yani tüm pazarın yarısından fazlası. Ayrıca, istihdam yaratıcı politikalar izlenmeli ve bunun için:Özel sektörün istihdam yaratmasını destekleyecek yeterli finansmana kavuşması için reel sektör-mali sektör ilişkisi kuvvetlendirilmeliYatırım ortamı iyileştirilmeliMakro istikrar tesis edilmeli.Üretim süreci küresel piyasada rekabet edecek seviyeye çıkarılmalı. Bunun için de yüksek katma değerli ürünlere yönelirken tarım sektörünün küçülmesi sonucu ortaya çıkacak iş gücüne yönelik bölgesel pazarlar oluşturulmalı.Verimlilik artışı sürdürülmeli ve geleceğe yönelik vasıflı işgücü yaratılmalı. Merkez Bankası’nın Türk ekonomisi hakkındaki resmi görüşünün tamamı için: ( http://www.tcmb.gov.tr/yeni/duyuru/2005/Nisan_2005-bakanlar-kurulu.php )NOT: Dünkü yazımızdaki “Türkiye açılım yapmalı” önerisini taviz olarak anlayanlara teessüflerimizi sunmaktan gurur duyarız.