Yolsuzluk ve yoksulluk

DEĞİŞMEZ bir kural var.Hükümetleri yolsuzluk ve yoksulluk bitiriyor.

İlginçtir, önce yolsuzluk göze batıyor, sonra yoksulluk rahatsız etmeye başlıyor.

Yolsuzluk iktidarların yandaş işadamı ve yandaş medya yaratma gayretleri nedeniyle ortaya çıkıyor.

Kural şimdilik AKP için de değişmedi. İktidarının 2. döneminde yeni zengin sınıf ve yeni yandaş medya yaratma gayretleri sonunda yolsuzluk iddialarına dönüştü.

Deniz Feneri Davası ise çok yeni bir yolsuzluk yöntemi belirledi.

Meğerse, dindarlık kisvesi de insanları söğüşlemek için bir yöntemmiş.

* * *

Ancak, ben yine de AKP iktidarını en çok belediyelerdeki yolsuzlukların yıpratacağını düşünüyorum. Tabii, muhalefet peşini bırakmaz ise!

Daha da detaylandırırsak; belediyelerdeki imar tadilatları (Şaban Dişli formülü) çok baş ağrıtacak gibi geliyor bana.

Sürekli yazıyorum. Sınırları bu iktidar döneminde İstanbul iline eşitlenen İstanbul Büyükşehir Belediyesi tek başına 4300 imar tadilatı yapmış. İmar iznini genişleterek yapılan tadilatların yarattığı rantı hayal dahi edemiyorum. Gelin sadece aracı payını hesaplayalım.

Dişli olayından hareketle aracıya da takriben 1 milyon $ bırakan bu tadilatlardan 4300 x 1.000.000 = 4.300.000.000 (4 milyar küsur) dolar rüşvet potansiyeli oluştuğunu görüyoruz. Gelin siz bunun yarısını potansiyel rüşvet olarak kabul edin!

Rakam yine de 2 milyar $ civarında!

Bu rakam sadece İstanbul için geçerli.

Diğer illeri de hesaba katınca rüşvet potansiyeli en az 10 milyar dolara ulaşır!

* * *

Hükümet ne kadar farkında bilmiyorum ama global ekonomik kriz dünyayı kasıp kavurmaya çoktan başladı. Dünyanın en saygın bankacısı ABD eski Merkez Bankası (FED) Başkanı Alan Greenspan’in deyimiyle "yüzyılın krizi" ile karşı karşıyayız. Kriz en son dev Lehman Brothers’ı yuttu, diğer dev Merrill Lynch el değiştirdi.

Kriz bir süre içinde muhakkak ki şu veya bu şiddette Türkiye’yi de vuracaktır.

Kriz kendisini Türkiye’den sıcak para çıkışı ile gösterecektir. Zaten bir yatırım bankası olan Lehman Brothers Türkiye’ye sıcak para getiren başlıca kurumlardan birisiydi.

Türkiye ekonomisi son yıllarda global piyasalardan sağlanan sıcak para girişi ile ayakta duruyor. Ne yatırımda, ne de istihdamda anlamlı bir artış var.

Global piyasalar Türkiye’de de panikleyip kaçmaya başladığı anda taşıma suyla ayakta duran ekonomi ağır bir fren yapmak zorunda kalabilir.

Bu da insanımız için daha fazla işsizlik, daha düşük gelir, daha fazla fukaralık demektir.

* * *

Oldukça paniklemiş bir görüntü veren Başbakan global ekonomideki gidişatın ne kadar farkında bilmiyoruz.

Ancak, global kriz ona buna çatarak, öfke sanatına başvurarak geçiştirilecek bir olay değil.

Başbakan zaten kriz yönetimlerinde zayıf kalması ile maruf.

Bu kriz onu beter sarsabilir.

* * *

Önce yolsuzluk gelir, ardından yoksulluk! Bu hep böyle olur.

Yolsuzluk ve yoksulluk çok hükümet götürmüştür.

Sanki ikili yine birlikte gözükmeye hazırlanıyor!
Yazarın Tüm Yazıları