BAŞBAKAN bazı gazetecilerle bir yemek yedi, ortaya "yol haritası" lafı çıktı.
Kaç gündür bu haritanın olası varlığını tartışıyoruz. Ben yemekte yoktum, yemekte bulunan kişilerle de görüşmedim. Bu anlamda o gece, bir yol haritası sunulup sunulmadığını bilemem.
Ama kaç yıldır Recep Tayyip Erdoğan’ı izleyip analiz etmeye çalışan bir kişi olarak söyleyebilirim ki Erdoğan’ın hemen hiçbir konuda kafasında yol haritası yoktur.
Yol haritası yapmak, strateji üreten insanların işidir, halbuki Erdoğan muhteşem bir taktisyendir. Erdoğanuzun vadeli analize dayanan planlar yapmaz, ama güdüleri çok güçlü bir pragmatist olarak son anda çok akıllı taktikler üretir.
Erdoğan’ın bir stratejist olmadığı, Başbakan olduğu günden beri bellidir.
* * *
Eski bir örneğe bakalım: Birileri Batı’da zina suç sayılıyor demiş, bunun üzerine Erdoğan zinayı suç saymak için hemen harekete geçmiştir. Zira, Batı’nın itiraz etmeyeceğini zannettiği bir konuda kendi Milli Görüşçü tabanını hoşnut etmek istemiştir. Ama işin aslı belli olunca, AB’nin hışmını üzerine çekmemek için, işin içinden son anda sıyrılmıştır.
Emin olunuz ki:
1) "Velev ki başörtüsü siyasal simge olsa dahi, üniversitede takılması suç olamaz" mealli sözleri bir strateji ürünü değildir. Hele hele yol haritasının bir adımı hiç değildir. Öyle olsaydı, Anayasa’nın Başlangıç bölümünün 5. paragrafının son cümlesini ve 24. maddesinin yine 5. paragrafını ezbere bilmesi gereken bir Başbakan böyle bir cümleyi katiyen kurmaz, meramını çok daha değişik şekilde ifade ederdi.
2) Erdoğan, "Türbanı diğer özgürlüklerden ayırt edelim" mealli konuşurken de MHP’nin topa girebileceğini hiç hesap etmemişti. Beteri, MHP topa girdiğinde de türban için Anayasa’da ve YÖK’te yapılması gereken değişiklikler konusunda ne kendisinin, ne de kurmaylarının en ufak yol haritaları yoktu. Bunun içindir ki, günlerce ne yapılacağı arandı, YÖK Ek-17. madde 40 kere şekil değiştirdikten sonra "bırak dağınık kalsın" mantığıyla kılık kıyafeti düzenleyen bu maddeye dokunulmadı. Bu kez de Anayasa’nın 10. ve 42. maddelerinde yapılan değişiklikler sınırları tarif edilmemiş özgürlüklere dönüştü, bu sınırsız değişiklikler laikliğe dokunuyor mu, dokunmuyor mu tartışmaları işi mahkemeye götürdü.
* * *
Kanımca, kapatma davasında laikliğe karşı tek somut "fiil", bu Anayasa değişikliğidir ve eğer bu madde iptal edilirse, AKP’nin kapatılması için en somut delili oluşturacaktır.
Ardı arkası hesap edilmeden yapılan bu değişikliğin ise tek mimarı vardır, o da AKP’nin bizzat kendisidir.
Ortada ne bir strateji vardır, ne bir yol haritası!
Hatta, toplu bir Anayasa değişikliği Ergun Budun Hoca ve ekibine hazırlatılırken bir yol haritası muhakkak ki vardı, ama bu haritayı aniden yırtıp atan bizzat Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisi olmuştur.
Erdoğan’ın şimdi de yol haritası olduğunu düşünmüyorum.
O yine pragmatist güdülerle geliştireceği taktiklere başvuracaktır.
Zannederim, şimdi kafasında tek bir adım vardır. O da Anayasa değişiklikleri ile ilgili mahkeme kararını beklemektir. Bu karara göre bir sonraki adımını tespit edecektir.
Sonra yine adım adım ilerleyecektir.
Örneğin, kapatma kararı verilirse, 10 adım sonra konuşulacak olan "bağımsız adaylık" konusunda şimdiden dedikodular vardır, ama ben bir "B planı" olduğunu zannetmiyorum.
* * *
Stratejilere göre düşünmeye alışmış insanlar, Erdoğan’ın bu yaklaşımını yadırgıyorlar, ama Erdoğan bunca başarılı yolu bir taktisyen olarak kat etti!