ÖNCE bir habere dikkat çekelim:"Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun (TİSK) ’OECD Ülkelerinde Kadınlar ve Erkekler’ Raporu, 30 OECD ülkesi arasında yükseköğrenim görme oranı açısından Türkiye’nin kadınlarda sonuncu, erkeklerde ise sondan ikinci sırada bulunduğunu ortaya koydu...
...Türkiye’de 25-64 yaş grubundaki kadınların sadece % 7.1’i yükseköğrenim mezunu iken, bu oran Kanada’da % 47.8’e çıkıyor. OECD ortalaması ise % 24.8 düzeyinde. Anılan oran Meksika’da bile Türkiye’nin iki katı oldu. 25-64 yaş grubundaki erkeklerin sadece % 10.7’sinin yükseköğrenim mezunu olduğu belirlendi. Bu oran, Kanada’da % 41.4, ABD’de % 38.4, Meksika’da yüzde 19.4 düzeyinde bulunuyor. OECD ortalaması ise % 25.4. Türkiye ancak, % 10.2’de kalan Portekiz’i geçebiliyor. Ülke verileri incelendiğinde, yükseköğrenim görme oranı arttıkça kadınların bu açıdan erkekleri geçtiği de dikkat çekiyor. Türkiye’de 25-34 ve 55-64 yaş gruplarının mezuniyet oranları arasındaki fark, kadınlar açısından 6.1 puan, erkekler açısından 3.2 puan düzeyinde bulunuyor. Buna karşılık, OECD ortalamasında genç nesil kadınlar, yaşlılara göre 18.6 puan, genç erkekler ise 7.7 puan daha fazla oranda yükseköğrenim görüyor. Söz konusu fark Kore’de kadınlar açısından 43.2 puana, erkekler açısından ise 35.4 puana kadar çıkıyor." (Habertürk-16.02.08)
* * *
Her şeyden evvel "türban meselesi" kargaşasında gözün gözü görmediği bir ortamda "esas derdimiz"i orta yere serdiği için TİSK’e çok teşekkür ederim.
Raporun ortaya koyduğu gerçek, ortak ayıbımızdır!
Üstelik, bu rezalet rakamlar, anladığım kadarıyla, eğitimde kaliteyi göz önüne almıyor. Sadece kantitatif bir ölçüm yapıyor, sabit rakamları göz önüne seriyor.
OECD ülkeleri arasında sonunculuğu elde tutmamız -hak yemeyelim, erkekler sondan ikinci imiş- kadar nesiller arasında yüksek eğitim alanların yüzdelerinin yükselme oranlarının çok düşük olması da beni üzdü. Baksanıza, 25-34 ve 55-64 yaş grupları arasında gençlerin lehine kadınlarda sadece 6.1 puan, erkeklerde ise sadece 3.2 puan fark var. OECD ortalaması ise kadınlarda 18.6 puan, erkeklerde 7.7 puan fark olduğunu gösteriyor.
Demek ki, biz zaman içinde doğru dürüst ders de almamışız!
Kendi tarihimizden öğrenmeyi becerememişiz.
Devletler zaman içinde eksiklerini, zaaflarını tespit eder, bunları düzeltmek için para ve emek harcarlar. Biz ise durumu fazla dert etmemişiz.
Rapora göre en fazla ders alan ülke Kore olmuş ki zaman içinde nesiller arasında kadınlarda 43.2 puan, erkeklerde 35.4 puan fark yaratmışlar.
Kore’nin sanayide bu kadar ileri gitmesinin en önemli nedeni insana yatırımdır.
* * *
Bir de yükseköğrenimde kalite meselesine bakalım. Yükseköğrenimde kalite ölçümlerinden belki de en önemlisi, yükseköğrenimdeki yabancı öğrenci sayısıdır. Size ne kadar dış talep olduğudur. YineOECD verilerine göre, bugün itibarıyla dünyada 132 milyon üniversite öğrencisi global bazda eğitim görüyor ve 300 milyar dolarlık bir pazar yaratıyor. 2.7 milyon öğrenci kendi ülkeleri dışında bir ülkede eğitim görüyor.
Şimdi sıkı durun. Benzemekten korktuğumuz 25 milyonlukMalezya,50 civarındaki üniversite kapasitesiyle 60.000 yabancı öğrenciyi ülkelerine çekme başarısı gösterirken 72 milyonluk Türkiye yakın bir zamanda 150’lere ulaşması beklenen üniversite sayısıyla sadece 2000 yabancı öğrenciye ev sahipliği yapıyor!