ÖNCE ufak bir hatırlatma: Bu köşeyi zerre kadar okuyanlar, Türkiye’nin kendi Güneydoğu’sunu kazanmadan Ortadoğu’da etkin olamayacağını, ayrıca Türkiye’nin bölgede aktif politika uygulamak için Kuzey Irak’taki Kürt Federe Devleti’nin garantörü olmasını, dahası bu bölgeyle ekonomik ilişkilerin muhakkak geliştirilmesi gerektiğini defalarca yazdığımı bilirler.
Ancak, "Türkiye Barışını Arıyor" ise barışı arayanların Türklere de Kürtlere de aynı mesafede durması ve ikisini birlikte kucaklaması gerektiğini, sapla samanı karıştırmamalarının şart olduğunu unutmamaları gerekir.
Bu açıdan bakıldığında, iyi niyetinden zerre kadar şüphe etmediğim bir insana ait olsa da, çok büyük bir yazarın ağzından çıksa da, kastını aşan bir söz olsa dahi "gerillanın adını terörist koyduk" cümlesi en basit bir terimle gaftır. Hem de büyük gaftır. Zira sadece yanlış değil, aynı zamanda taraf tutan ve kışkırtan bir cümledir.
* * *
Sözlüklere açıp bakarsanız gerilla kelimesi çeteci, direnişçi, komitacı, mukavemetçi kelimeleriyle ifade edilir.
Kelimenin siyasal terminolojide kazandığı anlam, haklı davasını gayri nizami ordu düzeni içinde nizami orduya karşı silahlı savunan kişi olmuştur.
Sözlüklerde terörist kelimesi ise dehşet saçan, korku veren, tedhiş eden sözcükleriyle açıklanıyor.
Kelimenin anlamı üzerinde siyasal terminolojide tam bir mutabakat olmasa da terörist kelimesinin anlamı, gayri nizami ordu düzeninde sivil halk üzerinde korku, tedhiş, dehşet yaratarakhasmı olduğu nizami ordunun ait bulunduğu millet indinde psikolojik üstünlük elde etme stratejisi güden kişi olarak kabul görmüştür.
Açıkçası; günümüzde sivil, savunmasız, masum halkın fiziki varlığını hedef alan herkes terörist olarak kabul edilmektedir. Teröristin davası haklı dahi olabilir. Ama, sivil halkı hedef alan kişinin/örgütün, her durum altında, günümüzde savunulmaması gerekir.
Sivil halkı hedef alan her hareket, kalleş bir hareket muamelesi görmek zorundadır. Aksi halde, "benim teröristim iyidir" anlayışına topyekûn mağlup oluruz.
* * *
PKK nasıl bir örgüttür?
PKK, sivil halkı hedef almaktan zerre kadar çekinmeyen, İstanbul’da Çetinkaya Mağazası’nda masum kadınları, çocukları öldürecek kadar kalleş, Tuzla’da hafta sonu tatiline giden askeri öğrencileri katledecek kadar acımasız, bölgesinde insana hizmet veren öğretmenlere, sağlık elemanlarına işkence edecek kadar insafsız, kendi Kürt insanını dahi, PKK’ya yardım etmedikleri anda harcayacak kadar insani duygulardan yoksun, hatta askere karşı çocuğunu, kadınını siper yapacak kadar duyarsız bir örgüttür.
PKK, konferansa katılan bazı kişiler (örn: Vedat Türkali) gibi beyni Stalin dönemine takılıp kalmış, son kullanım tarihini çoktan aşmış komünist menşeli bir örgüt olarak Hizbullah, HAMAS türü benzer örgütlerin yaptığını dahi yapmaktan acizdir.
Bu örgütler, hitap ettiği halka eğitim, sağlık, gıda gibi altyapı yatırımları yaparken PKK kendi halkından dahi sadece almayı bilen bir kuruluştur. Bölgede Kürt-Hizbullah örgütlenmesi sosyal altyapıya hitap ederek PKK’nın tabanını oymaktadır.
Bunu eleştirmek de "cımbızla" kelime ayıklamak değil, kaş yaparken göz çıkmasın diye gayret göstermektir.
Tabii ki Kürt insanımıza sahip çıkalım, tabii ki Türk Devleti’nin yanlış Kürt politikalarını eleştirelim, ama binlerce masum insanını yitirmiş Türk halkının da duygularını rencide etmeyelim!