Türkiye, Ortadoğu’da yeni bir fırsat yakalayabilir

TÜRKİYE 1 Mart Tezkeresi’ni reddederek önlenemez ve durdurulamaz "21. yüzyılın yeniden inşası" meselesinde kendi kendini pasifize etti.

Komşusundaki yangını uzaktan seyretmeye kalkınca yangının kendi evine sıçramasına engel olamadı. Bugün evdeki yangını (PKK) durdurmak için başkalarından (ABD) medet ummak zorunda.

Öte yanda Türkiye’nin dış politikası Başbakanlık Ofisi ile Dışişleri Bakanlığı arasında bir yerlere sıkışıp kalınca ortaya kimsenin açık bir şey anlamadığı kakofonik bir resim çıkıyor.

Şu anda Cüneyd Zapsu, Ahmet Davutoğlu ne yapar ne eder, kimin adına eder pek anlaşılmıyor. Bu kişilerin dışişlerini ilgilendiren tavır ve eylemlerinden Dışişleri Bakanlığı’nın haberinin olmaması, herkes gibi beni de tedirgin ediyor.

Başbakan, aklına estiği gibi davrandığı için ABD ve AB’de büyük çapta güven erozyonuna uğramış vaziyette. Başbakan’ın Doğu eksenine kayıp kaymadığı, ABD ile ortak yeni açıklanan Stratejik Vizyon Belgesi’ni ne kadar hazmettiği açıkça tartışılıyor. Ama...

Yine de soğukkanlı davranmayı becerebilirsek; geleceğin yazılım şartları Türkiye’ye "21. yüzyılın yeniden inşası"na katılabilmek için önemli bir fırsat sunuyor:

* * *

1) Türkiye; BM’nin İsrail-Lübnan Savaşı’na doğrudan müdahale etmesi durumunda yeniden şekillenmekte olan Ortadoğu’da etkin ve aktif bir rol alabilir.

Nitekim, Irak üzerine yoğunlaşmış ABD’nin Lübnan’a doğrudan askeri müdahalede bulunamayacağı, Türkiye ve Fransa’dan BM şemsiyesi altında önderlik beklediği, bu durumu İsrail’in de kabullenmeye başladığı Amerikan gazetelerinde yazılmaya başlandı.

Lübnan’ın da zaten Türkiye’den aktif müdahale beklediği biliniyor.

* * *

2) 19.07.2006 tarihli yazımda PKK’ya karşı sınır ötesi operasyona destek vermiş, bu konuda ABD’nin tepkisi için de;

"ABD, bölgede uzun vadede daha önde gelen müttefikinin Türkiye mi, Kuzey Irak mı olduğu konusunda karar vermek zorundadır.

Türkiye ortaya kesin bir irade koyarsa, kendi çıkarları açısından ABD fazla direnemez!" diye yazmıştım.

Nitekim şimdi görüyoruz ki ABD, "PKK meselesi"ni artık ciddiye alması gerektiğini daha açık görüyor:

"ABD’nin Avrupa ve Avrasya’dan sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcılığı’nda üst düzey yetkili Matt Bryza, terör örgütü PKK tehdidinin ortadan kaldırılmasında başarı elde edemediklerini, ancak kısa süre içinde ABD’nin harekete geçtiğinin görüleceğini söyledi.

Bryza, "Şu ana kadar PKK’yı ortadan kaldırmaya ilişkin gösterdiğimiz başarıdan elbette tatmin olmuş değiliz" dedi ve bunun için Irak’taki merkez hükümet ve bölgesel Kürt hükümeti yetkilileriyle işbirliğinin gerektiğini söyledi." (Hürriyet-Web, 22.07.2006)

Bence:

a) Ortada bir kakofoni olsa da hem Başbakan’ın çıkışları, hem de Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nun Ortadoğu’daki gayretleri, ABD’de çok dikkatli okunmaya çalışılıyor,

b) Yöneticileri sevseler de sevmeseler de ABD ve İsrail’in Ortadoğu’da Türkiye’ye büyük ihtiyaçları var, Türkiye’yi İran-Suriye ittifakına kaptırmaktan fena halde çekiniyorlar.

Bu çekince hem ABD’yi, hem İsrail’i, Türkiye’yi "PKK meselesi"nde memnun etmek için her zamankinden fazla zorluyor.

* * *

Tüm Arap ülkelerinin Lübnan’da olan bitenleri kendi köşelerinde seyrettikleri ancak yine de hem ABD’nin, hem İsrail’in oldukça yalnız kaldığı bir ortamda Ortadoğu’yu ve Batı’yı aynı mesafede kucaklayan bir Türkiye, 21. yüzyılda yeni yerini alabilir.
Yazarın Tüm Yazıları