Türkiye’nin ‘yeni’ dış politikası

İKİ gün Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan “uzlaşı protokolü”nü analiz etmeye çalıştım.

Haberin Devamı

Benim vardığım sonuç şudur: Türkiye sınırını Ermenistan’a açarak edinimini yerine getirecek. Öte yanda, Rusya da Ermenistan’a “Dağlık Karabağ meselesi”nin çözümü için baskı yapacaktır.

Bütün bu gelişmeler Obama Yönetimi’nin dış politikada ilk değişim rüzgârlarıdır.


Zira, Bush döneminde Ukrayna ve Gürcistan’ın ABD tarafından “kazanılması” ile Karadeniz’de neredeyse tamamen abluka altına alınan Rusya, Obama döneminde, eski SSCB etki alanı kendisine terk edilirken karşılığında ABD’nin Ortadoğu’da tek etkin emperyal ülke olması yolu açılmaktadır.


Kanımca, eski Soğuk Savaş günlerinin emperyal paylaşım coğrafyası bu kez Rusya’nın global dünyaya ortak olduğu bir ortamda geri geliyor. Böyle bir paylaşımda Türkiye de ABD’nin “Ortadoğu temsilcisi” olmaya çalışıyor. Türkiye Ermenistan ile protokol imzalayarak müttefiki ABD’yi rahatlatmış ama Azerbaycan’ı da büyük çapta Rusya’nın etki alanına terk etmiştir.

 

* * *

Haberin Devamı


Ben Türkiye’nin “çok merkezli” dış politikasının hiçbir ittifaka doğrudan bağlanmayarak çıpasız kalmasından ürktüğümü defalarca yazmıştım. “Komşularla sıfır sorun” politikasının matematik mantıkla imkânsızlığından çok kez dem vurdum. Söylemek istediğim şuydu: Siz (A) ülkesi olarak komşularınız (B) ve (C) ile sıfır sorun arayabilirsiniz. Ancak, dış politika düz çizgide yürüyen linear bir denklem değil, karışık bir matrixtir. Örneğin, siz (A) ülkesi olarak düz çizgide (B) ile bir konuda uzlaşırken (B) ile (C) arasındaki başka bir sorunun matrix ağına düşebilirsiniz.


Nitekim, Ermenistan ile arayı düzeltme çabası Azerbaycan’ı çok rahatsız etmiştir.


Kanımca, artık Azerbaycan’ın haklarını savunmak ve Azerbaycan ile Ermenistan arasında arabuluculuk görevi yapmak Rusya’nın meselesi haline gelmektedir.

Görünen odur ki; ABD, Ukrayna, Gürcistan ve Azerbaycan üzerindeki etki alanlarını teker teker Rusya’ya terk etmektedir. Türkiye de ABD’nin müttefiki olarak bu rol değişimine uygun hareket etmek durumundadır.

 

* * *

Haberin Devamı


Ancak, ben artık Türkiye’nin çıpasız kaldığını düşünmüyorum.


ABD’de Barack Obama’nın Başkan, Türkiye’de Ahmet Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanı oluşu ile, Davutoğlu’nun sözleri ile söylersek artık, “Obama ile Türkiye’nin dış politika tercihleri ve öncelikleri tamamen örtüşmektedir.”


Türkiye
’yi bir kayık gibi düşünürsek; kendisini ABD’ye çıpalayacak, ancak kıçı Ortadoğu sularında dolanacaktır. Bu dönemde ABD de Ortadoğu’da “sıfır sorun” denemesi yapabilir. ABD, İran, Suriye, Lübnan, Hamas, Hizbullah ile “yeni ve barışçıl denemeler”e girebilir ve bu konuda Türkiye ona çok yardımcı olabilir.


Kuzey Irak,
Türkiye’nin emanetine terk edilebilir.


Türkiye’nin yeni rolü budur. Ilımlı İslam bitmiş ama aykırı İslam ülkeleri ve örgütleri ile yeni uzlaşma yolları aranmaya başlanmıştır.

Haberin Devamı


Bu dönemde Türkiye yoğunlukla ABD ile saydığım ülkeler arasında arabulucu rolü oynayacaktır.


Türkiye, ABD’ye çıpalanacak ama biz onu genellikle Ortadoğu sularında gezinirken göreceğiz!


Türkiye
’ye biçilen ve kabul ettiği rol Bush döneminde olduğu gibi yine Ortadoğu’dur.

 

* * *


Bu rol ne kadar “çok merkezli politika” ile uyuşuyor, ne kadar AKP’nin eleştirdiği “tek merkezli politika”ya geri dönülüyor, Türkiye ne kadar muasırlaşmak istiyor, ne kadar “Neo-Osmanlı görünümlü ABD taşeronu” rolünü oynayacak, zaman içinde göreceğiz.   

Yazarın Tüm Yazıları