Türkiye’nin dış politikası

12 Eylül Referandumu nedeniyle hemen hepimiz yüzümüzü içeriye çevirdik. “Evet”le yatıyor, “hayır”la kalkıyoruz.

Dış politika neredeyse gündemden tamamen düştü.
Ancak, aşikar olan şudur ki Türkiye en büyük “stratejik ortağı” ABD ile önemli sorunlar yaşıyor.
Hükümet, özellikle Ahmet Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanlığı döneminde: i) çok merkezli, ii) komşular ile sıfır problem hedefleyen, iii) bir yüzünü Ortadoğu’ya her zamankinden çok çeviren, iv) ancak çıpasını yine de Batı’da tutan, v) Ortadoğu ile Batı arasında “arabulucu ağabey” rolüne soyunan bir politika izleyeceğini yedi düvele ilan etti.
Bu politika ile Batı için “vazgeçilmez” hale geldiğine iyice inandı.
Artık, tek merkezli (ABD) bir dünya kalmadığını, çok merkezli dünyada Türkiye’nin de kendi yerini bulacağı tezini her fırsatta işledi.
* * *
Ancak şimdi şu resme bakalım:
1) Türkiye ziyareti sırasında hem Hükümet’in, hem de yandaş gazetecilerin yere göğe sığdıramadığı ABD Başkanı Obama Türkiye’nin büyük ihtiyaç duyduğu Reaper (insansız hava aracı) ve Kobra (saldırı helikopteri) satış anlaşmalarını Kongre’den geçiremeyeceği korkusu ile durdurmuş vaziyette. Bir türlü Kongre’ye göndermiyor. Yahudi Lobisi’nden çekindiği söyleniyor ama artık Kongre’de Türkiye’ye karşı geniş çaplı güven sorunu yaşandığını gizlemek zor.
ABD, İsrail davet edilmediği için, Anadolu Kartalı Tatbikatı’na katılmayacağını da ilan etti. Tatbikata bugüne dek İsrail 5, ABD 13 kez katılmıştı.
Türkiye’nin İran’a verdiği destek ve İsrail ile yaşadığı kriz sadece Yahudi Lobisi’nin değil, ABD’nin genel çıkarlarına da aykırı bulunuyor.
Bu konuda Obama’nın Erdoğan’ı uyardığı bilgisi de dünya basınında.
* * *
2) Öte yanda “soykırım tasarısı”na direnmesi için Obama’ya verilen söz de tutulmuş durumda değil. Ermenistan ile dünya liderleri önünde imzalanan protokoller Azerbaycan ile TBMM arasında bir yerlere sıkıştı kaldı. Herkese mavi boncuk taktiği sökmedi.
* * *
3) Ortadoğu Barış Görüşmeleri Washington’da başladı. İsrail ve Filistin Başbakanları dışında Mısır Cumhurbaşkanı ve Ürdün Kralı da masada ama Türkiye yok.
* * *
4) ABD Irak’tan çekildikten sonra Türkiye’nin Irak’ta ve özellikle Kuzey Irak’ta istikrarın sağlanması için nasıl katkıda bulunacağı hâlâ meçhul.
* * *
5) İki ülke arasında zaman zaman çıkar çatışmaları yaşanması kaçınılmaz bir durumdur. Ancak ABD ile Türkiye arasında sorunlar Türkiye’nin zedelenen çıkarları nedeniyle bozulmuyor.
a) Türkiye İsrail ile arasını Filistin’e sahip çıkarak bozdu. Ancak sahip çıktığı Filistin’in Başbakanı Mahmut Abbas durumdan hiç memnun olmadığı gibi, esas sahip çıktığı Hamas da arabulucu olarak Türkiye’yi değil, Mısır’ı seçti.
b) Türkiye İran’ı nükleer araştırmaları uğruna savunuyor. Ancak İran da Türkiye’yi ABD ile arasında arabulucu olarak kabul etmiyor.
Gözüken odur ki; Dimyat’a pirince giden Türkiye evdeki bulgurdan da olmaktadır.
* * *
6) Şu an itibariyle Türkiye’nin sadece Pakistan ve Afganistan’daki gayretleri ABD’de memnuniyetle izlenmektedir.
* * *
Ahmet Davutoğlu yönetiminde dış politikanın hal-i pür melali budur.
Lütfen, birisi bana dış politikadan Türkiye’nin neler kazandığını anlatsın!
Yazarın Tüm Yazıları