BU satırlar yazılırken Meclis Genel Kurulu "türban oylaması"nı yapmamıştı. Ancak, neticeyi şimdiden tahmin edebiliyorum.
Başı kapalı üniversiteye girmek bundan böyle serbest olacak. AKP süreci çok kötü yönetti ama yine de kazanacak. Sonradan Anayasa Mahkemesi aksine bir karar alsa dahi Pandora’nın kapağı açılıyor, geri dönülmez bir sürece giriliyor. Hatta daha önceleri de yazdığım gibi mücadelenin burada durulmayacağını, yerel seçimlere kadar alanını genişleterek devam edeceğini de söylemek mümkün.
Türban neden kazanacak? Çok basit ve kaba bir dille ifade edeyim:
Türbana karşı olanlar tembeller de ondan!
Evet, türbana karşıt olanlar da büyük oranda, karşı cephe gibi, ideolojik ve dışlayıcı, dolayısıyla "tek doğru"nun kendi tekellerinde olduğunu düşünüyorlar. Bu bakımdan birbirlerine çok benziyorlar. Ama, bir konuda çok farklılar.
Bir taraf çok çalışkan, diğer taraf ise çok tembel!
* * *
Israrla iddia ettiğim gibi AKP’nin ana motorunu Milli Görüş yönlendiriyor. Tabanda ve çok geniş bir alanda onlar var. Erdoğan, "Milli Görüş hırkasını çıkardım" dedi diye yok olmadılar ve artık büyük çapta Saadet Partisi’ne omuz vermedikleri için bu parti veremli hasta gibi erimeye devam ediyor, AKP her geçen gün büyüyor.
Ben Milli Görüş’ün ideolojisine katiyen katılmıyorum, onların dünyevi görüşlerini kendi liberal-demokrat görüşlerimle bağdaştıramıyorum.
Ama örgüt anlayışlarına ve çalışkanlıklarına büyük saygı duyuyorum.
Büyük şehirlerdeki taşra-semtlerde, ilçelerde, beldelerde, köy ve mahallelerde onlar varlar.
Hatta, sadece onlar var! Güneydoğu’da Hizbullah da var ama diğer tüm yerlerde sadece onlar var.
Marksistler, sosyal demokratlar, liberaller, laikçiler vb. taşrada, gecekondu semtlerinde, işçi mahallelerinde, köylerde hiç olmadılar, onlar uzaktan ahkám kesmeyi hep tercih ettiler.
Tersine Milli Görüş hep oradaydı, hatta başta Almanya olmak üzere Avrupa’da da Türk işçilerinin olduğu her yerde her zaman hazır bulundu.
Bulundukları yerlerde de katiyen kaba siyasi propaganda yapmadılar. Ekonomik itilmiş ile sosyolojik kakılmışın karı-koca olduğu fukara bölgelerde ezik insanlara onlar kol kanat gerdiler. Sağlık hizmeti verdiler, eğitim hizmeti verdiler, cenaze kaldırdılar, mevlit okuttular, dahası erzak ve kömür dağıttılar. Bunları yıllarca yaptılar, yapmaya devam ediyorlar. Hatta 2002’de AKP iktidar olana dek masrafları büyük çapta kendi ceplerinden karşıladılar. Şimdi de Fak-Fuk-Fonu’u ve AKP’li belediyeleri, ihtiyaç sahibi insanlar için kullanıyorlar.
Bunları yaparken de insanların zihinlerine 3 olguyu kazıdılar:
1) Devletten hiçbir hayır gelmez.
2) Diğer siyasi kuruluşlar sadece kendi ceplerine çalışırlar.
3) Müslüman adamın halini ancak gerçek Müslümanlar anlar.
Gerçekten de yaşanan pratik devletin bir türlü sosyal devlet olamadığını, diğer partilerin de ağızlarına dek yolsuzluğa bulaştığını gösteriyordu.
Onlar insanların kafasına yıllarca 2 hüküm yerleştirdiler:
Yolsuzluğun olduğu her yerde yoksulluk büyür!
Müslüman iktidar yolsuzluk yapmaz, yoksullukla mücadele eder.
Gerçek ne olursa olsun, ezik insanlar bizzat ayaklarına giden bu insanlara inanıyorlar.
* * *
Türbanın kazanmasına çok ama çok kızanlar, kendilerine şu soruyu sormak zorundalar:
Milli Görüş harıl harıl çalışırken biz ne yaptık?
Milli Görüş çok çalıştı, şimdi de AKP’den karşılığını istiyor ve alıyor!