NEREDEYSE tefrikaya dönen ‘tarım sektörü’nün yaşadığı büyük sıkıntıları dile getiren yazılarıma Türkiye’nin her yerinden oluk gibi mektup yağıyor.
Bugün sizlerle DYP’nin üst yönetiminden gelen mektubu paylaşacağım.
* * *
‘Sayın Ülsever,
Tarımımızla ilgili başlattığınız tartışmalar için teşekkür ediyoruz.
Bugün Türkiye’de tarım yalnız kırsal kesimin, çiftçinin-köylünün meselesi değildir. Toplumsal dokuyu bozucu etkisiyle tüm ülkenin meselesi haline gelmiştir.
Son 4-5 yıldır söz edilen ve her geçen gün artan yoksulluk ve açlık sınırının altında gelire sahip vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu bu kesimdedir. Açlıkla mücadele için de, yoksullukla mücadele için de doğru tarım politikaları gerekmektedir.
Avrupa ülkeleri en büyük çatışmayı tarım politikalarında yaşamaktadır.
Son AB zirvesinde bütçenin onaylanmamasında en önemli sebep, Fransa ve İngiltere’nin tarım desteklerinde anlaşamamalarıdır. 50 yıldır adım adım gerçekleştirilmeye çalışılan Birleşik Avrupa hedefi bu sebeple tehlikeye girerken, Türkiye’ye ‘tarımsal nüfusu % 35’ten % 15’e, % 10’a düşür’ talimatları verilmektedir. Böyle bir sosyal değişim alaminüt uygulamalarla sağlanamaz. Doğru ve gerçekçi programlar gerekir.
Çiftçinin kullandığı akaryakıt dünyanın en pahalı akaryakıtı ise, sulamada kullandığı elektrik dünyanın en pahalı elektriği ise, tohum uluslararası piyasa fiyatlarından veriliyor, gübre son derece pahalı satılıyor ise tabiidir ki ürün pahalıya mal olacaktır. Ve yine tabiidir ki bu ürün ithalat ile rekabet edemeyecektir.
Problemlerin zaten büyük kısmına siz değindiğiniz için kısaca bazı çözüm önerilerimizi aktarmak istiyoruz:
* * *
Çiftçiye % 50 ucuz akaryakıt verilmelidir. Kaynak; kaçak akaryakıtın önlenmesidir. Bugün kaçak akaryakıt sebebiyle kaybedilen vergi 3 milyar doların üzerine çıkmıştır. Bunun önlenmesi son derece kolaydır. Buradan sağlanacak kaynak, bu ihtiyacı fazlasıyla karşılayabilecektir.
Tarımsal sulama elektriği bedeli bugün sanayi elektriğinden bile % 25 pahalıdır. Bugünkü fiyatın üçte birine indirilebilir. Kaynak; elektrikteki kaçak ve kaybın düşürülmesidir. 2004 yılı Türkiye elektrik tüketimi 149 milyar kwh’dir. Kaçak ve kayıp resmi rakam % 20’dir (gerçek rakam % 27 civarıdır). Burada sağlayacağınız % 2’lik iyileşme tüm kaynak ihtiyacını fazlasıyla karşılar. Elektrik dağıtımında özelleştirme yapıldığı takdirde ilk yılda en az % 6-8 kaçak ve kayıp azalması sağlanabilecektir.
Bunların dışında çiftçiye tohum desteği sadece kırsal nüfus değil tüm milletimiz için gerekmektedir. Hatta şart haline gelmiştir. İthal tohumlarda ‘genleri ile oynanmış tohum gerçeği’ kısa sürede tüm insanlarımızın sağlığını tehdit eder boyutlara ulaşmak üzeredir. Devletin tohum üretimine vereceği destek fazlasıyla ekonomiye dönecektir.
Diğer taraftan doğru uygulanmadığı için yararlı olamamış olan ‘doğrudan çiftçi desteği’, çiftçi envanteri, veraset ve yarıcılık-ondalıkçılık gibi ülkemiz gerçeklerini dikkate alan bir çalışmayla pekálá doğru sonuçlar verecektir. Bu uygulama aynı zamanda yoksulluk ve açlıkla mücadelenin de önemli bir aracı olacaktır.
Keşke yerimiz müsait olsa da tarımla ilgili tüm tespit ve çözüm önerilerimizi iletmek imkánı bulabilseydik. Yine de bu kadarını bile tartışmaya açabilirsek mutlu oluruz. Çünkü tarımda Türkiye için çok büyük tehlikeler büyümektedir, büyütülmektedir. Geç kalmamalıyız.’