Strateji yoksunu ülke

DÜN "Demokrasi kaybetti" başlıklı yazımı Abdullah Gül'ün adaylığı belli olmadan yazdım.

Yazımda Recep Tayyip Erdoğan aday olmazsa, bari Abdullah Gül olsun diye belirtmeme rağmen, onun adı ilan edildikten sonra yazımı yine de değiştirmedim. Zira, bana göre yazının özü değişmedi. Bu seçim sürecinde demokrasi kaybetmiştir.

* * *

İddiam şudur ki; cumhurbaşkanlığa giden süreçte ana aktörler demokratik kurallara zerre kadar saygı göstermedikleri gibi strateji kuracak çapları olmadığı da ortaya çıkmıştır.

1) AKP:

Recep Tayyip Erdoğan korktuğu için mi cumhurbaşkanı olmadı, memlekete daha iyi hizmet için mi başbakan olarak kaldı, buna tarih karar verecek ama yaşananları kimse inkár edemez.

a) Başbakan olarak hizmet vermeye devam etmeyi baştan benimsemiş olsaydı, cumhurbaşkanı adayını ilan etmese de, kendisinin aday olmadığını en baştan ilan edip, bu kadar yıpranmaya tahammül etmek zorunda kalmaması daha doğru bir strateji değil miydi?

b) Kendisinin ol(a)mayacağını kabullendikten sonra, daha kolay yönlendirebileceği "düşük profilli aday" üzerinde üç gün ısrar edip, Bülent Arınç'ın en son anda; ister kol bükerek deyin, ister ikna ederek deyin, Abdullah Gül'ü kabul ettirmesinin strateji ile ne alakası var?

Şimdi başta Gül olmak üzere herkes biliyor ki, Erdoğan'ın, kendi adaylığından vazgeçtikten sonra, ilk istediği aday hem laikçilerin itiraz etmeyeceği, hem de rahatça sözünü geçirebileceği bir adaydı. Gönlünde yatan ilk aslan "Abdullah Gül kardeşim" değildi.

* * *

2) CHP:

Recep Tayyip Erdoğan'ı korkuttukları için onun adaylığına engel olduklarını anında ilan ettiler. Ancak, Abdullah Gül'ün şekil ve öz itibarıyla Recep Tayyip Erdoğan'dan ne farkı var? Hasımdan intikam almak dışında ne elde ettiler?

* * *

3) Laiklik hassasiyeti yüksek kitleler:

Onlara yön verenlerin stratejisi "Türban Köşk'e giremez!" değil miydi? Şimdi "Erdoğan Tandoğan Mitingi'nden korktu" diyorlar. İyi de; Abdullah Gül'ün eşi de türbanlı! Hem de bu uğurda aktif tavır koymuş bir kişi. AİHM'deki türbanla ilgili davasını eşi hükümet üyesi olduktan sonra değil, davayı kaybedeceğini öğrendikten sonra çekmiş bir kişi. Benim insanların haklarını AİHM'de aramasına veya türban takmasına zerre kadar itirazım yok ama türban şimdi Köşk'e çok daha aktif bir temsilcisi tarafından taşınmış olmayacak mı?

* * *

4) TSK:

Onlar yeni cumhurbaşkanının (başta laiklik olmak üzere) Cumhuriyet'in Anayasa ile belirlenmiş olan temel niteliklerine sadece sözde değil, özde bağlı olması gereken bir kişi olmasını dilediklerini açıkça ifade ettiler. Bunun için de çeşitli stratejik adımlar attılar. Şimdi onların da Abdullah Gül'ün Cumhuriyet'in temel ilkelerine özde bağlı olup olmadığına dair kanaatlerini açıklamaları gerekmez mi?

* * *

5) AKP seçmeni:

Abdullah Gül
'ü çok sevdiklerinden hiç şüphem yok. Ancak, 11 milyon oyla ifade ettikleri iradelerine müdahale edilmesi, liderlerinin "strateji" gereği değil, "şartlar" gereği bir kez daha geri adım atmak zorunda kalmasının onları hiç rahatsız etmediğini söylemek mümkün mü?

* * *

Türkiye ufku olmayan yöneticilerin ülkesi değil mi?
Yazarın Tüm Yazıları