21. yüzyılda Türkiye’nin "düşünce adamı siyasilere" her zamankinden daha çok ihtiyacı olduğunu her fırsatta dile getiriyorum.
DYP GİK Üyesi Birkan Erdal, ODTÜ’de elektronik yüksek mühendisliği eğitimi almış, DDY, TEK genel müdürlükleri, Başbakanlık Müsteşarlığı ve milletvekilliği yapmış, bilimsel birikimi, devletin en tepesinde aldığı tecrübeyle harmanlamış bir insan. Birikimlerini sadece pratik hayatta değil, yazdığı kitaplarla da hem paylaşıyor, hem sınıyor.
* * *
Birkan Erdal’ın Doğan Kitap’tan çıkan son kitabı "Geleceğin Türkiye"si, tam da günümüzde ihtiyaç duyulan bir döneme denk geliyor.
Kitap, dünyanın ABD hákimiyetinde tek kutuplu hale gelmesinin, bugün yaşanan birçok sıkıntının ana nedeni olduğu teziyle başlıyor. ABD’nin kendi ülke ve şirket çıkarlarının dışında hiçbir değerle kendini sınırlı hissetmeden, hoyratça eylemlerle dünyayı karıştırmasının, özellikle Türkiye’ye etkilerini inceliyor. Bu durumun yarattığı problemler kadar fırsatların da varlığını somut olarak ortaya koyuyor. Türkiye’nin bu fırsatları mutlaka iyi değerlendirmesi gerektiğini, bu takdirde kısa sürede bölgesel güç ve hatta küresel güçlerden biri olabileceği tezini işliyor.
Birkan Erdal kitapta; hukuktan eğitime, kültürden milli savunmaya, işsizliğe çözümden enerjiye, siyasetin yeniden yapılanmasından sosyal politikalara kadar her alanda kişisel tecrübelerinin ışığında sorunların tespiti ve pragmatik çözüm önerilerini işlemiş.
Son dönemde ülkemizde unutulan "büyük projeler" kavramını da gayet iyi vurgulayarak bizleri düşünmeye yönlendirecek bazı orijinal büyük proje örnekleri de sunmuş.
Kamu-özel sektör ve parlamento hayatının imbiğinden süzülmüş tespit ve önerilerinden bazıları şöyle:
"Mademki bir ’dünya enerji kaynaklarının yeniden paylaşımı’ projesi başlamıştır, mademki Ortadoğu haritası yeniden çizilmeye çalışılmaktadır ve mademki Türkiye bütün bunların tam göbeğindedir, Türkiye bu fırsatı değerlendirmek zorundadır."
"Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) bir petrol ve doğalgaz projesidir. Afganistan, Irak ve takip etmesi mümkün olan diğer ülkelere ilişkin projeler de aynı büyük projenin parçasıdır."
"Türkiye, AB ile ilişkilerini kopartmak zorunda değildir. Ancak çifte standartlara hayır demek, taahhütlere karşılıklı bağlı kalmak, verirken alma hakkını sonuna kadar kullanmak durumundadır."
"Türkiye tehdit değerlendirmesini yeniden ele alıp bir modernizasyon projesiyle birlikte, asker ihtiyacını da azaltabilir."
"E-millet olmadan e-devlet gerçekleştirilemez."
"Türkiye ’Okuma-Yazma Seferberliği’ döneminden ’Bilgisayar Kullanıcılığı Seferberliği’ dönemine geçmek zorundadır."
"Orta sınıfın yok olması, Türkiye için en büyük tehlikedir. Orta sınıfın Türkiye’de ifade ettiği anlam, sadece orta halli ekonomik güce sahip, geçimini kararında sağlayan insanlar değildir. (Orta sınıfın) Yıkılması ile çadır yıkılabilir."
Bazı pratik önerileri de şöyle:
"i) Milletvekili seçim dönemi 4 yıl olmalıdır. ii) Parti genel başkanlığı 2 dönemle sınırlandırılmalıdır. iii) Parlamento 400 kişiye düşürülmelidir. iv) Cumhurbaşkanı 2 turlu seçimle ve doğrudan halk tarafından seçilmelidir. v) Partilere devlet yardımı kaldırılmalıdır.
* * *
Ben 21. yüzyılı tartışamayan, proje önermeyen, eyyamcı siyasetin sona erdiğini düşünüyorum. Bu köşede partilerin adaylarını ilan ederken, insan kaynağına gösterecekleri hassasiyetin takipçisi olacağım.
Seçim döneminin herkese hayırlı olmasını diliyorum.