’Siyasete karşı siyaset yapmak’

ERTUĞRUL Günay eskiden tanıdığım ve çok sevdiğim bir insan.

Benim indimde kendisi Türk solunun en saygın isimlerinden birisidir. Mehmet Bekaroğlu’nu az tanırım ama muhteşem insan ilişkileri ve meseleler karşısında ideolojik değil, akılcı duruşu ile beni çok olumlu etkilemiştir. Zamanında Saadet-Refah çizgisinin önde gelen isimlerinden olmuştur.

* * *

Bu köşede sık sık vurguladığım bir gözlemim var. Türkiye’de insanlar siyasetçiden iki olguyu birlikte gerçekleştirmesini istiyorlar.

Siyasetçiden 1) hem kendi geleneği ile uyumlu (muhafazakár) olmasını, 2)hem de değişimi destekleyici olmalarını, ülkeyi değiştirmesini bekliyorlar.

Ortaya muhafazakár-değişimcilik gibi insana önce garip gelen ama bana göre Türkiye’deki sosyolojik yapıya çok uygun bir tanım çıkıyor. (Bkz: Cüneyt Ülsever - "Bir Türk Liberal" Alfa Yayınları - Eylül 2006)

Son dönemde muhafazakár-değişimciliği Mehmet Ağar’ın doğru kavradığını düşünüyorum.

Kanaatime göre Türk solu, değişimciliği kavrasa dahi genelde muhafazakár değerlere uzak kaldığı için millet indinde "yabancı" (dış-grup) olarak algılanmaktadır. Ertuğrul Günay bunun dışına çıkıp muhafazakár değerleri kucaklayan nadir solcu siyasetçilerimizdendir. Öyle ki, hiç alakası olmadığı halde kendisinin imam hatipli solcu olduğunu düşünenler vardır.

* * *

Ertuğrul Günay ve Mehmet Bekaroğlu bir grup oluşturmuşlar. Aralarına İnsan Hakları Derneği’nden, Mazlum-Der’den tutun Kürtlerden, Alevilerden ve çok değişik yelpazeden insanlar almışlar. Uzun süre tartışmışlar ve demokrasi-refah-adalet kavramları çerçevesinde muhafazakár-değişimciliği merkeze alan fikirler üretmişler.

Bu fikirleri kamuoyuna takdim edip siyasi bir partiye çevirmek istiyorlar. YDH gibi siyasi yelpazedeki yeri değil, söylemleri öne çıkan bir parti yaratmak istiyorlar.

AKP’nin hızlı adımlarla değişimci söylemi kaybedip (Kıbrıs, AB, türban, imam hatip), milliyetçi bir söyleme kaydığı, CHP’nin 1940’lara geri döndüğü bir ortamda her ikisine eşit uzaklıkta siyaset yapacak partilere Türkiye’nin ihtiyacı var. Zira, her ikisi de statükoya kucak açarak sandalye/makam kapmanın peşindeler. Çok zıt gibi gözükseler de bu eksende muazzam bir işbirliği yapıyorlar. İlerlemenin önünde artık engel teşkil ediyorlar.

Ayrıca türban ve imam hatipliler konusunda görüldüğü gibi görünüm dışında, AKP’nin laikçi statüko ile mücadele edip muhafazakár değerlere sahip çıkmak gibi bir derdinin olmadığı benim indimde çoktan açıklık kazanmıştır.

* * *

Günay-Bekaroğlu ikilisi ve arkadaşları hem muhafazakár değerlere sahip çıkacaklarını, hem de değişimden yana açık tavır alacaklarını beyan ediyorlar. Türk milletini kendi kimliğinden ve değerlerinden taviz vermeden daha fazla özgürlüğe, daha fazla refaha ve daha adil bir gelir dağılımına taşımak için gayret sarf edeceklerini söylüyorlar.

Şahsi görüşüme göre; AB, Kıbrıs, türban, imam hatipler, Kürt ve Alevi meselesi, asker-siyaset ilişkileri konularında açık söylemi, tutarlı duruşu ve gerekli cesareti olan parti ve siyasiler, Türk milletinden destek alabilirler. Ancak, millet aynı oranda devlet kurumlarıyla kavga eden (Örn: TSK, YÖK), ortamı içi boş söylemlerle geren parti ve siyasilerden de ürküyor, zira millet kavgayı değil, mücadeleyi seviyor.

Türkiye’deki siyaset anlayışına karşı siyaset yapacak siyasilere büyük ihtiyaç var.

Günay-Bekaroğlu ve arkadaşlarına, çıktıkları çetin yolculukta başarılar diliyorum!
Yazarın Tüm Yazıları