ŞÖYLE bir zihninizi yoklayın, çok yakın bir tarihe dek yeni ve sivil bir anayasayı tartışıyorduk.
Cari anayasanın herkese dar geldiği malum, bu ülkede hemen herkes yıllardır "Anayasa değişsin" deyip durur.
Hükümet de bu haklı talebe sahip çıkıyormuş gibi yapıyor, koskoca prof.’lara anayasa metinleri hazırlatıyordu.
Şimdi ne durumdayız? Hükümet "anayasa değişikliği" sözünü bile ağzına bile almıyor.
Herhalde Ergun Özbudun Hoca aldatılmış ve terk edilmişliğin acısını yaşıyor.
* * *
Daha çok yakın tarihe dek Başbakan "Alevilerin haklarından" da bahsediyordu, artık unuttu. Yandaş gazeteler miting yapan Alevilere demediklerini koymuyorlar. Biz de bir kez daha anlıyoruz ki yandaş koro açısından "özgürlük" kelimesi sadece "türbana özgürlük" için geçerli. Gerisini Başbakan yasaklamış. Baksanıza, çizginin dışına çıkan yandaş gazeteciyi nasıl aşağılıyor, nasıl azarlıyor.
* * *
Daha çok yakın bir tarihe dek Başbakan "Kürt meselesi"nden bahsediyor, Apo’nun formülünü kullanarak "demokratik cumhuriyet"ten dem vuruyordu. Kürtler bir heves Başbakan’a sahip çıkıyorlar, oylarını onun partisine kaydırıyorlardı. Başbakan artık "tek bayrak, tek millet, tek devlet"ten bahsediyor, açık söyleyemese de "tek kitap" da aklının bir köşesinde. Gerisine "ya sev, ya git" diyor.
Kürtlerin halinden anlayan, sıkıntılarına sahip çıkan başbakanımız yerine artık statükocu ve hatta şahin bir başbakanımız var.
* * *
Aktütün’e saldırı olduğu zaman TSK’ya yapılan eleştirileri TSK’nın amiri sıfatıyla cevaplaması gerekirken sus pus olan Başbakan, Taraf Gazetesi’nde TSK’ya ait istihbarat belgeleri yayınlandığında TSK’ya BBG iması yapan Cemil Çiçek’i bile duymazdan gelerek zımnen de olsa onaylamıştı.
Sonra bir gün İlker Bağbuğ esip gürledi. Genelkurmay Başkanı onun ardından gitmesi gerekirken Başbakan Genelkurmay Başkanı’nın peşinden gitti, o da esip gürledi. Başbuğ Taraf Gazetesi’ni azarladığı için o da azarladı. Başbakan, Şemdinli Davası’nda "sonuna dek git!" dediği Savcı ve İstihbarat Başkanı’nı sonradan sattığı gibi doğal müttefiki Taraf Gazetesi’ni de anında sattı.
Gazete kendisine cevap verince de kamu bankaları reklamları anında kesildi, damadının gazetesi Taraf Gazetesi’nin sahibi Alkım Yayınevi’ne ısmarladığı binlerce kitabı iptal etti.
* * *
Bazı "liberal" arkadaşlar yeni fark ettiler, Başbakan özgürlük bağlamında politikalarını 2004 yılının sonunda AB’den müzakere tarihi aldıktan, daha doğrusu AB indinde kendisine meşruiyet kazandıktan sonra terk etmişti. 4 yıldır AB umurunda değil!
Ben bu durumu 2005 yılının başından beri vurguluyorum.
AKP’ye hayatiyet veren taban Milli Görüş’tür, onların Deniz Feneri’ne dönüşmüş halidir. Başbakan’ın görevi onların talepleri doğrultusunda politika yapmaktır.
Şimdi Saadet’in başına Numan Kurtulmuş gibi dinamik bir genel başkan geçince Başbakan daha da fazla Milli Görüş politikaları izlemek zorunda kalacaktır.
Bu bağlamda Başbakan "ya sev, ya terk et" sözleri ile Güneydoğu’da dini/milli hassasiyeti yüksek, PKK’dan bizar olmuş Kürtlere oynamaktadır.
Böylece Başbakan Güneydoğu’da da aslına döndü! Abdülkadir Aksu’ya yeniden sarıldı:
"Demokratik cumhuriyeti boş ver, dindar cumhuriyete yüz ver!"
Başbakan’ı "sivil anayasa" artık zerre kadar ilgilendirmiyor!