1) Kürt meselesi hakkında: "Meseleyi demokratik-cumhuriyet esasları çerçevesinde çözeceğiz" (Başbakan-Haziran 2005). "Mesele demokrasi içinde çözülmüyor" (Başbakan-Temmuz 2006).
2) Bir de ABD Büyükelçisi’ne kulak verelim:
"İsrail’in kendini savunma hakkı olduğuna inanıyoruz." Wilson aynı konuşma içinde "Türkiye tek taraflı sınır ötesi harekát yapmamalı" diye de konuşuyor.
Bu iki yaman çelişkiyi yan yana koyunca ne Türkiye’nin ne de ABD’nin "Kürt meselesi" ile ilgili tutarlı herhangi bir politikaları olmadığını açıkça görüyoruz.
Türkiye kendi Kürtlerini nereye koyacağını katiyen bilmiyor, ABD ise 1 Mart Tezkeresi sonrası Kürt unsurlara o kadar angaje oldu ki Irak’ta dirlik ve düzenliği sağladığına inandığı tek bölge olan Kuzey Irak’ta kendi parmağını dahi oynatmaktan çekiniyor.
Türkiye ise "daha fazla özgürlük" diye giriştiği Kürt meselesinden "daha az özgürlük" (bkz: TMY) ile sıyrılacağını zannediyor.
* * *
Şimdi Ortadoğu’da son bir yılda oluşan yeni bir gelişmeye göz atalım:
Ortadoğu adım adım PKK türü örgütlere teslim oluyor!
Hizbullah Lübnan’da hükümete girdi ama kendine bağlı milis güçlerini ayakta tutuyor. HAMAS Filistin’de seçim kazandı ama dış-HAMAS yine kendine bağlı milis güçleri dağıtmış değil. Başer Esad Suriye’de iktidarda gözüküyor ama para-militer Baas ülkeyi yönetiyor.
Mısır ve Suudi Arabistan’daki despot rejimler iktidarlarını her an Müslüman Kardeşler türevi yarı siyasi, yarı militer örgütlere (siyasi partilere değil) kaptırabilirler.
Irak’ta ise milis hareketler/terör örgütleri cirit atıyor.
Birbirleriyle de çatışan Şii ve Sünni direnişçiler, Saddam yanlıları ve El Kaide ülkeye hákim. Kısmen dirlik ve düzenliğin sağlandığı Kuzey Irak’ta bile Barzani ve Talabani yanlısı milisler silah bırakmış değiller. Hizbullah’ın Irak’ta da etkin olacağını göreceğiz.
* * *
Şu anda Ortadoğu’da egemenlik; büyük çapta bölgedeki devletlere bağlı askeri güçler tarafından değil, birbiriyle de çelişen terör/milis güçleri tarafından paylaşılıyor.
PKK da böyle bir ortamda yeniden hayatiyet kazanıyor. Üstelik birkaç PKK var!
Terör örgütleri veya milis güçler eninde sonunda var oldukları ülkelerin hasmı durumundaki ülkelerin finans ve donanımyardımlarına, dolayısıyla politikalarına teslim oluyorlar.
Şu anda Ortadoğu’ya yayılmış terör örgütleri veya milis güçler üzerinde en fazla etkin ülke İran! Kendisi açısından çok akıllı ve doğru politikalar takip ediyor!
* * *
Ortadoğu’da cirit atan devlet dışı güçlerin hemen hepsini karşısına almış ve her biri ile teker teker başa çıkmaya çalışan ABD ise tarihinin en şaşkın, zihnen en karışık, askeri alanda ise insan kaynağı açısından en çapsız dönemini yaşıyor. ABD’nin şu anda PKK’nın üzerine gönderebileceği askeri gücü/takati yok!
* * *
Ortadoğu her geçen gün terör örgütleri tarafından yönetilen, dolayısıyla PKK’nın bölgede güç payını artıracağı bir ortama doğru beter sürükleniyor. Siyasi iklim PKK lehine gelişiyor.
1 Mart Tezkeresi’ni de aynı gerekçelerle savunmuştum.
Türkiye bir an evvel sınır ötesi müdahalede bulunmak zorundadır.
ABD, bölgede uzun vadede daha önde gelen müttefikinin Türkiye mi, Kuzey Irak mı olduğu konusunda karar vermek zorundadırlar.
Türkiye ortaya kesin bir irade koyarsa, kendi çıkarları açısından ABD fazla direnemez!