BAŞBAKAN’ın burnunun dibinden ayrılmayan ‘adı bende gizli AKP milletvekili’,Erdoğan ile Verheugen arasında geçen konuşmanın gerçek metnini sadece bana verdi, ben de sadece size aktarıyorum. Aman, aramızda kalsın!
* * *
Verheugen: Kardeşim şu zina işi nereden çıktı?
Başbakan: Ben demedim, kedi dedi, şimdi demiyor!
Verheugen: Siz Deniz’e ‘kedi’ mi diyorsunuz?
Başbakan: Hayır! Deniz kediye demiş, kedi de efkar-ı umumiyeye dedi.
Başbakan: Yok yahu ne alakası var, kavga mı etmişler ne... Üstelik, siz neden bu kadar çok zinaya taktınız? Ben demedim ki...
Verheugen: Altüst ettiniz Avrupa’yı... ‘Zina suç olsun’ deyince karılarımız tutturdular, ‘Türkiye bize değil, biz Türkiye’ye girelim’ diye...
Başbakan: Hooop! Ayıp olmuyor mu?
Verheugen: Peki de, bu kedinin neden bir dediği bir dediğini tutmuyor?
Başbakan: Candan’ın sevgilisinin kedisi, Rauf Denktaş’ın kedisi ile sık sık çöplükte buluşurlar. Bu kedi, öbür kediden öğrenmiş...
Verheugen: Ne demiş Rauf’un kedisi?
Başbakan: ‘Kıbrıs pasaportu denen pasaportun aslında Rum pasaportu olduğunu ve halkımızı içten vurmak için bir silah olarak kullanıldığını’ söylemişmiş.
Verheugen: Ne var bunda, Rauf hep öyle der, kedi de ondan öğrenmiş olmalı.
Başbakan: Torun Denktaş; AB’de beleş okula gitmek için Kıbrıs pasaportuna başvurunca, kedi önce dediğini, aslında demediğini demiş...
Verheugen: Şimdi tam anlamıyla kafam karıştı, bir kedi ‘önce dediğini sonradan dememeyi’ öbür kediden öğrenmiş; böyle mi diyorsun?
Başbakan: Ben bir şey demedim. Ne desem başıma kakılıyor, en iyisi kediye sor.
* * *
Başbakan: Şimdi ben ‘zina suçtur’ demedim ya, sen de... şey deme...
Verheugen: Ne demeyeyim?
Başbakan: ‘Ermenistan’ı sevin’ deme!
Verheugen: Zaten öyle bir şey demedim ki...
Başbakan: ‘Türkçe’yi tedavülden kaldırın, Zazaca’ya ezber çekin’ de deme.
Verheugen: Yahu, ben bunu da demedim.
Başbakan: Bak Verheugen gel anlaşalım, ben şimdi dışarıda ‘Zinayı serbest bıraktık; ama ilave şart da dedirtmedik’ diyeceğim. Sen ‘Zaten ben hiç demedim ki’ deme.
Verheugen: !!!
Başbakan: Ben demezsem, sen de demezsin; değil mi?
Verheugen: Biz şimdi bir saattir hiçbir şey demeden mi konuştuk?
Başbakan: Aynen! Kimse bir şey demediğine göre, şimdi siz bizi AB’ye almış gibi yapacaksınız, biz de AB’ye girmiş kadar olacağız!