BÜYÜK bir şölenle ya da sadece yakınınızın yanağını öperek kutladığınız senenin en büyük zaman değişiminin ardından ben size diyorum ki zaman yoktur!
Daha doğrusu, zaman sadece zihnimizde bir ölçüdür ve biz onun değiştiğini sanırız.
Asıl olan "an"dır ve biz sadece "an"ı yaşarız.
Nasıl ki su zerrecikleri art arda toplanarak aktığı için biz yağmuru sicim gibi yağıyor sanırız, aynen birbiri ardına sıralanan "an"ı da zaman sanırız. Halbuki, doğumdan ölüme yaşadığımız hep "an"dır, milyonlarca, milyarlarca an!
"An"ın dışına çıkılıp zaman yaşanamaz, zira sadece zihinde var olanın içinde yaşanmaz!
Etrafımızda imar edilen her şey milyonlarca "an" içinde yapılıyor, "an"ı yaşaya yaşaya miadını doldurmaya başlayan vücudumuz milyonlarca, milyarlarca "an" içinde yaşlanıyor.
* * *
Gelin, mahmur bir yılbaşı günü bir zihin jimnastiği yapalım!
Dün gece ne yediğinizi hatırlıyorsunuz, peki bir sene önceki yılbaşında ne yediğinizi hatırlıyor musunuz? Ben hatırlamıyorum. Ama senelerce önce okula nasıl kaydolduğumu, nasıl evlendiğimi, ilk işe nasıl girdiğimi hatırlıyorum! Ya siz?
Zaman varsa, yakın zamanda yaşananın daha kolay hatırlanması gerekmez mi?
57 yaşındayım, ilkokula başladığım günü "dün gibi" hatırlıyorum.
Halbuki, yaşamımda ilk 7 sene bir türlü geçmemişti. "Okula ne zaman başlayacağım anne?" diye sorar dururdum. "1 sene kaldı" dediği zaman bile bana benimle okul arasında dağlar kadar zaman varmış gibi gözükürdü.
Halbuki, daha dün gece yaşananlar bile artık 1 sene önce yaşanmıştır.
Yılbaşı kutlamasına da 1 sene önce başlayıp kutlamayı bu sene bitirdiniz!
* * *
Arkadaşımın kızının 3 sene mi, 4 sene mi, 5 sene mi evvel evlendiğini çıkaramıyorum.
Bazen bir olaya "Geçen sene olmuştu!" diye zaman biçerken dostum, "Saçmalama, o olayın ardından 3 sene geçti!" diyebiliyor.
Okula başladıktan sonra bu sefer de okuldan sıkılmış, anneme "Ben kaç sene okuyacağım?" diye sormuştum. O da "5 sene ilkokul, 3 sene ortaokul, 3 sene lise, 4 de üniversite, demek ki 15 sene okuyacaksın" dediğinde bu kadar zamana ömrümün yetmeyeceğine hükmetmiş ve bu sefer de "Peki, ben ne zaman yaşayacağım?" diye sormuştum.
Değil 15 sene, 24 sene okula gittim, üstüne üstlük ardından da 26 senelik bir zaman dilimi yaşadım. Ama 7 yaşına kadar bir türlü gelmeyen okul günleri daha "dün" başladı, "dün" de bitti.
* * *
Maşuku senelerce sever, hatta senelerce beklersiniz, halbuki onunla yaşadığınız sadece bir "an"dır. Hatta her seferinde vuslat sadece bir "an"dır. O "an" sizi doruğa çıkarır, bir sonraki "an" da sizi doruktan indirir. Senelerce ama senelerce o "an"ın peşinden koşarsınız.
O bir "an" için ölmeye bile kalkarsınız!
"Seninle bir dakika" şarkısının söz yazarı bu gerçeği çözmüş bir bilge midir, yoksa öyle söylemek o "an" mı aklına gelmiştir?
* * *
Hasta yatağında geçirilen 3 gün ile sevgiliyle baş başa geçirilen 3 gün eşit zaman dilimi midir?
Milyonlarca sene geçmişi, milyonlarca sene geleceği olan bu dünyada 20 sene, 50 sene, 80 sene bulunmak zaman açısından farklı mıdır?
Zamanı hesaplayarak mı daha mutlu olursunuz, yoksa "an" içinde mest olduğunuzda mı mutlusunuzdur?