BU satırların yazıldığı saatlerde ABD seçimleri henüz başlamamıştı. Siz bu satırları okurken seçimler yapılmış olacak, belki de web gazeteleri, TV ve radyolar vasıtası ile neticeler de alınmaya başlanacak.
Şahsi kanaatime göre, Saddam Hüseyin bir ülkede geçerli en yüksek cezayı almayı çoktan hak etmiş bir insan. "Saddam bir diktatör idi ama onun döneminde Irak’ta iç barış vardı" diye yazan aklı evvel gazeteciler Saddam döneminde Irak’ta Şii veya Kürt olmanın ne demek olduğunu, devletin toplu katliam yapmasının ne anlama geldiğini bilmiyorlar galiba.
Ancak, kararın ABD seçimlerinin hemen öncesi alınması hukuki bir karar değil, bal gibi siyasi bir karardır.
* * *
Peki Saddam asılacak mı? Bu sorunun basit cevabı ABD seçimlerinin neticesi içinde gizlidir. Şahsi görüşüme göre; eğer idam kararı seçimlerde Cumhuriyetçilerin oylarını artırırsa, Saddam’ın idamı 2 yıl sonraki "Başkanlık seçimleri"ne kalabilir.
Lehlerine çalışırsa, Cumhuriyetçiler Saddam’ın idam kararını bozdurur bozdurur kullanırlar.
* * *
Ancak, Saddam’ın geleceği Irak’taki iç dengelere çok daha fazla bağlı. Saddam gerek Şiiler (Duceyl katliamı-148 bin ölü), gerekse Kürtlere(Enfal katliamı-182 bin ölü) vahşice toplu ölüm uyguladığı için Şiiler ve Kürtler onun idamını talep ediyorlar ve bu karar geciktikçe hem Kürtler hem Şiiler; hem hükümete hem de ABD’ye karşı tavır almaya başlayacaklar.
Sadece Kürtler "Enfal davasının" idamdan önce tamamlanmasını talep edebililer.
Ülkede Şiiler %60-65 çoğunluğa sahip.
Öte yanda, Sünniler idamın kendi varlıklarının tamamen inkarı olduğunu düşünüp, idamın gerçekleşmesi halinde merkezi hükümetten ve son zamanlarda kendilerine yaklaşan ABD’den tamamen kopabilirler.
Baas Partisi militanları (eski askerler) beter azabilir, El Kaide türü Şiileri en büyük düşman gören Sünni terör örgütleri ateşe körükle gidebilirler.
Tam anlamı ile altı sakal üstü bıyık bir durum!
* * *
Bunları neden yazıyorum?
Ortadoğu konusunda ben çok karamsarım.
Ortadoğu’nun İran denetimi altında bir Şii hilali ile kuşatılması, buna karşı Sünni terör örgütlerinin direnişe geçmesi, Hizbullah, Hamas türü şeriat eksenli örgütlerin çok daha etkin hale gelmesi ihtimalleri her geçen gün artıyor.
Ortadoğu bugünü dahi aratacak seviyede, savaş metodu olarak sivilleri de katledecek terörü seçmiş, ideolojik üstünlük için mücadele verecek insanların bölgesi haline gelmek üzere.
* * *
Peki ne yapmalı?
İlk önce Başkan Bush’un bu bataklığı görmesi gerekiyor.
Almanya, Fransa gibi ülkelerin meselenin artık sadece ABD’nin meselesi olmaktan çıktığını, meselenin "dünya meselesi" haline geldiğini kabul etmeleri de gerekiyor.
Dünya petrolünün %65’ini barındıran bölgenin sistem dışı unsurların eline geçmesinin Avrupa’ya maliyetini Avrupa ülkeleri de hesaba katmak zorunda.
İsrail ise, son Lübnan Savaşı’ndan ders alıp, daha beterinden korunmak için bir an önce "Filistin meselesi"ni iki devleti asgari müşterekte birleştirecek pazarlıklara hazır olmalı.
* * *
ABD’nin Ortadoğu meselesi ile ilgili olarak bazı Avrupa ve Ortadoğu ülkelerini kapsayan bir konferansı ivedilikle toplaması gerektiği tezini yarın işleyeceğim.