RECEP Tayyip Erdoğan’ın ne yapacağını benim bilmem mümkün değil ama ben "o" olsaydım, kesin Cumhurbaşkanı olurdum.
Önce Allah’a böyle bir dönemde ülkeye Yaşar Büyükanıt gibi Genelkurmay Başkanı, Ahmet Necdet Sezer gibi (benden önceki) Cumhurbaşkanı verdiği için şükrederdim.
Baksanıza, ikisi de topa girmeye bayılıyorlar.
AKP’li seçmenin saflarını pekiştirmesi için AKP’nin bir şey yapmasına gerek yok, ikisinin sözleri en küskün AKP’liyi bile tekrar yuvaya döndürüyor.
Deniz Baykal’a da şükrederdim. Zira, onun elinde Cumhurbaşkanlığımı durduracak tek güç var ama yürek yok.
Olsun varsın, TBMM AKP çoğunluğu ile istifaları kabul etmesin, eğer CHP sine-i millete dönerse o Meclis’in seçeceği Cumhurbaşkanlığı kimseye helal olmaz, 7 yıl o koltukta rahat oturamaz. Hep suratına kakarlar!
Ama Allah’tan Deniz Baykal’da bu konuda partisini ikna edecek hamur yok!
* * *
Ben Recep Tayyip Erdoğan olsaydım:
1) Cumhurbaşkanı seçiminden sonra 6 ay hanımefendimi Köşk’e taşımaz, hiçbir kabule götürmezdim. Sabah evden Cumhurbaşkanlığı’na işe gider gibi çıkar, akşam mesai çıkışı eve geri dönerdim. Evimi şehrin dışına taşır, Ankaralıları işe giderken trafikte bunaltmamak için Köşk ile evim arasında helikopter kullanırdım.
2) Cumhurbaşkanı seçildiğim oturumda, aynı gün TBMM’de "erken seçim" kararı da çıkarır, "erken seçim mi, alın size erken seçim!" derdim.
Erken seçimi haziran sonunda yapmak artık işime gelirdi. Zira:
i) Aday olduğum günden itibaren muhaliflerim bana veryansın edeceği için 2002 yılında partime oy verip sonradan kızanlar, muhalefetin darbe çığırtkanlığından tutun, ipe sapa gelmez iddiaları, hakaretleri karşısında bu sefer bana muhalefet eden herkese beter kızmaya başlayıp "ben de size inat oyumu yine AKP’ye vermezsem!" derlerdi. 2002’de bana destek verip desteğini sonradan kesen liberal taifesi de karşı tarafın insafsız antidemokratik tutumu karşısında yine benim partimi desteklemek zorunda kalırdı.
* * *
ii) Erken seçim, AKP içindeki olası bir liderlik çatışmasını da gündemden kaldırır, çözmese bile erteler. Tamam, Abdullah Gül halefim olmak için en güçlü aday ama diğer partililer de insan, onların da rüyaları-hülyaları var. Araya uzun bir süre girerse onların nefsini kaşıyacak çok insan çıkar. Ama erken bir seçim, parti içinde herkesi uzlaşmaya iter.
* * *
Aday olursam ülke karışırmış!
Yok böyle bir şey! Türkiye 2007 yılı itibarıyla zaten durdu. AB ile müzakerelerin 2007 yılı için dondurulmasıyla zaten ok yaydan fırladı. Ekonomide yaşanacaklar zaten yaşanacak!
Birkaç muhalif gazeteci söver sayar, emekli ve genç subaylar tehdit eder, belki Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanı açık salvo atar, borsa ola ki baş aşağı döner ama darbe olmaz. Olsa olsa 28 Şubat usulü AKP’yi bölmeye kalkarlar, ama zaten erken seçim bölücülere zaman tanımayacağı gibi ben de onlara çoktan yeniden seçileceklerini vaat etmiş olurum.
Hakkımda koparılacak her türlü gürültünün partiye oy olarak döneceğine, bundan dolayı yine herkesin seçilebileceğine "o gün"den kısa süre önce milletvekillerimi beşer beşer kabul ederek hepsini ikna ederdim.
Ben Recep Tayyip Erdoğan olsaydım bu fırsatı kaçırmazdım.
Ardından da beni Cumhurbaşkanı yapan "üçlü"ye teşekkür mesajı yayınlardım!