Paradigmalar da iflas ederler

PARADİGMA, insanın dünyayı algılamak için kabul ettiği "doğrular sistematiği"dir. Ancak, insanların paradigmaları farklı olabilir.

Öte yanda insanlar, olguları/kurumları/insanları in-group (iç-grup) ve out-group (dış-grup) olarak ikiye ayırırlar. İç-grupta gördükleri olguları/kurumları/insanları benimser, dış-grupta gördükleri olguları/kurumları/insanları hep şüphe ile karşılarlar.

* * *

Türkiye’deki bazı insanların paradigmalarında Cumhuriyet kurumlarının, tamamı ile olmasa da, büyük çapta onları "dışladığı" düşüncesi vardır.

Bu insanların ve Cumhuriyet ile sıkıntısı olmayan diğer bazı insanların ortak paradigmalarında ise siyasetçilerin büyük çapta yolsuzluğa açık insanlar olduğu inancı hákimdir.

"Siyasetçiler yolsuzluk yaparlar" paradigması, 1980’lerin başından itibaren büyük çapta kabul görmeye başlamıştır.

* * *

Milli Görüş ve bazı cemaatler ise yıllardır kendi paradigmalarını insanlara sabırla kabul ettirme mücadelesi vermişlerdir. Onların 3’lü paradigmasına göre:

1) "Dindar insan iç-gruptur."

Dindar insan, dışlanan insanın bir parçasıdır. Örneğin; Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Belediye Başkanlığı sırasında imar izni olmayan bir evde oturduğu için merkez medya tarafından eleştirilirken, İstanbul’da imar izni olmayan evlerde oturan milyonlarca insan onu kendinden bilmiştir.

2) "Dindar insanda Allah korkusu vardır."

Dindar insan namusludur, çalmaz, yolsuzluk yapmaz, daima ezilenin yanındadır.

3) "Dindar insan iktidar olduğunda her şey düzelir."

Zira o hem dışlanan muhafazakár hayatı merkeze taşıyacak, hem de devlet-vatandaş ilişkisini tersyüz edecektir.

Türkiye insanı sosyalizmi ve diğer sol önerileri dış-grubun önerisi addederek dışlarken, muhafazakár tatlar taşıyan Menderes’leri, Demirel’leri, Özal’ları bağrına basmıştır.

Ancak, Özal ve Demirel dönemlerinin 2. paradigmayı, "Dindar insanda Allah korkusu vardır" paradigmasını doğrulamadığı ortaya çıkmaya başlayınca şüpheler ağır basmaya başlamıştır. Bu şüphe giderek 3. paradigmanın da sorgulanmasına yol açınca bu dönemler sona ermiştir: "Dindar insan iktidar olduğunda her şey düzelir."

* * *

Recep Tayyip Erdoğan, "3 paradigma"ya birden sahip insan algılaması yarattığı için iktidar oldu. Erdoğan’ı laiklik ekseninde dövmeye kalkanlar onun her geçen gün daha fazla iç-grup olarak algılanmasını sağladılar.

Ancak, Deniz Feneri 2. paradigmanın sorgulamasına yol açacak yolu hemen Şaban Dişli’nin ardından aydınlatmaya başlayınca Erdoğan çileden çıktı. Zira, içgüdüleri ile biliyor ki en büyük zaafları 2. paradigmanın sorgulanmasıdır.

Bu arada biz de öğreniyoruz ki Milli Görüş’ün yeni adı Deniz Feneri’dir.

Muhalefet sabırla ve ısrarla hem Deniz Feneri, hem de belediyelerdeki imar tadilatları olgularının üzerine gider ve laiklik tartışmalarına yerel seçimlere kadar ara verirse "Dindar insanda Allah korkusu vardır" paradigmasının AKP için de geçerli olmadığını bizzat AKP’ye destek veren kitleye gösterecek ve kabul ettirecektir.

Bu paradigma yıkıldığı anda da "Dindar insan iktidar olduğunda her şey düzelir" paradigması kendiliğinden sorgulanmaya başlanacaktır.
Yazarın Tüm Yazıları