Osman Pepe yeşil komünist midir?

DÜN yazdım. Acarkent ve Beykoz Konakları’nın resmi inşaat izinleri vardır ama Orman Bakanı Osman Pepe’ye göre bu izinlerde sorunlar vardır ve hem Orman Bakanlığı, hem de Beykoz Belediyesi kusurludur.

Olabilir!

Ama beni ilgilendiren konu şudur: Osman Pepe tarafından kusurlu olduğu da iddia edilen Orman Bakanlığı, tapuya güvenerek ev alan ve Bakanlık’ta var olduğu iddia edilen kusurlarla herhangi bir ilgisi bulunmayan şahısların tapularını iptal ettirmeye çalışmaktadır.

Bunun için Bakanlık tapu sahipleri aleyhine iptal davası açmıştır!

* * *

Özel mülkiyet ülkemizde bizzat devletin koruması altında iken ve vatandaşlar devletin verdiği izinlere dayanarak adı geçen yerlerde tapulu mal almış iken şimdi Osman Pepe, bizzat devleti kullanarak, bu tapuların iptaline çalışmaktadır.

Şahsi kanımca seçim yılında bu bir siyasi gösteridir ama galiba ne Pepe ne de AKP ülkenin ana damarlarında onanmaz bir yara açmak üzere olduklarının bilincinde değildirler.

* * *

Medeni Kanun "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan devlet sorumludur" hükmünü taşımakta, ayrıca tapu siciline güvenerek ayni hak kazananın korunacağını hükme bağlamaktadır.

Bunun dışında Anayasa’nın 40. ve 129. maddeleri resmi görevlilerin fiilleri sonucu bireylerin uğradıkları tüm zararları devletin tazmin etmesini amirdir. Yargıtay içtihadına göre devletin sorumluluğu, aynı zamanda özel hukuktaki "istihdam edenin sorumluluğu" ile paraleldir. Müktesep hakların güvenceye alınması hukukun temel ilkelerindendir.

Danıştay içtihadına göre imar planı ve tasdikli projeye göre yapılan bütün işler müktesep hak kapsamındadır.

* * *

Ayrıca, mülkiyet hakkı demokratik hukuk devletinin temel unsurlarından birisidir. 1789 Fransız İnsan Hakları Beyannamesi’nin ve 1948 Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’nin 17. maddeleri ile ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ek 1 No’lu protokolün 1. maddesinde güvenceye alınan temel insan haklarındandır.

* * *

Son dönemde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki davalara da konu olan azınlık veya yabancı vakıf mülklerine kadar varan seviyelerde, her vesileyle özel mülkiyetin çiğnenmesi yurtdışındaki ekonomik çevrelerde Türkiye’ye güveni sarsan en önemli nedeni oluşturmuştur.

Anayasa’nın 35. maddesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere yabancı sermaye, yatırım yapacağı yerde, her şeyden önce edineceği mülkün güvencede olmasını arar. Türkiye 1954’te Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu’nu yürürlüğe koymuş olmasına, bunu dünyaya tanıtma hususundaki çabalarına rağmen en az çokuluslu sermaye çeken ülkelerden olmuştur.

* * *

AKP hükümeti yabancı sermayeyi yurda çekebilmek için özel gayret içinde olduğunu her vesileyle tekrar etmektedir. Bu gayreti takdirle karşılanmaktadır. Hatta, daha çok borsada temayüz etse de, son yıllarda artan sermaye girişi hükümetin ilan ettiği en büyük başarıları arasında sayılmaktadır.

* * *

Ancak...

Acarkent’te verilen mücadelede Bakanlık oradaki tapu sahiplerini de karşısına alınca insan ister istemez, "Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu" diyor!

Komünistin yeşili, tapu iptal eder seçim günü!
Yazarın Tüm Yazıları