İSRAİL’in Hizbullah’a karşı orantısız güç kullanması, sivil insanları hedef alması vicdanları ve hatta ahlaki değerleri büyük oranda rahatsız ediyor.
Irak Savaşı nedeniyle ABD’den büyük oranda uzaklaşan insanımız zaten Filistin meselesinde haksız gördüğü İsrail’e karşı da son saldırılar nedeniyle tavır almakta, din kardeşlerine sahip çıkmakta.
Görünen o ki; ülkedeki anti-Amerikan duygular şu anda anti-İsrail duygular ile iyice pekiştirilmekte.
Ancak ben inanıyorum ki; birilerinin de duygusal tepkiler dışında neyin neden olduğunu anlamak için gayret göstermesi gerekiyor.
* * *
16.07.2006 Pazar günü yazdığım yazıda ("İsrail-İran Savaşı") meselenin ABD açısından ne anlama geldiğini kaba hatlarıyla anlatmaya çalıştım.
ABD’nin ve en yakın müttefiki İsrail’in 21. yüzyılda etki alanlarını kaybetme korkusu ile Ortadoğu’da saldırgan tavırlar içine girdiğini belirttim.
Ancak, meseleye bir de diğer açıdan bakmak lazım.
* * *
Hizbullah da Kuzey İsrail’i, başta Hayfa olmak üzere vurmakta, Kuzey İsrail’de de sivil insanlar ölmekte ve şu anda sivil insanlar sığınaklarda yaşamakta, Beyrut gibi Hayfa da "ölü şehir" görünümü vermektedir.
Hizbullah’ın Kuzey İsrail’e attığı füzeler İran tarafından üretilmekte ve Hizbullah’a İran tarafından verilmektedir!
Ortadoğu’da olup bitenleri anlamak için sadece ABD ve İsrail’in değil, İran’ın da Ortadoğu’da 21. yüzyılda oynamaya çalıştığı oyunu, dolayısıyla hedeflerini doğru kavramak gerekir.
Bu köşede ısrarla yazıyorum:
İran 21. yüzyılda Ortadoğu’nun en güçlü emperyal ülkesi olmak için hazırlanmaktadır.
Dünyada oynanan oyunlarda İran’ın Ortadoğu’daki niyetinin diğer emperyal ülkelerden farklı olmadığını hazmetmeden Ortadoğu’da ne olduğunu anlamak çok zordur.
1) İran, Şii bir ülke olarak tüm Sünni ülkeleri hasmı olarak görmekte, Ortadoğu’daki despot ülkeleri, örgütlediği ve finanse ettiği Hizbullah ve HAMAS gibi Müslüman Kardeşler örgütünün türevleri ile sıkıştırmaya çalışmaktadır.
2) ABD’nin Irak’ta yarattığı kaos ve çapsız ABD yönetiminin burada kilitlenip kalması dünyada en fazla İran’ın işine gelmektedir.
3) Bugün itibarıyla Irak’ta en hızlı örgütlenen örgütler İran’ın yoldaş örgütleridir.
4) Çok yakında Hizbullah’ın Irak’ta da faaliyete geçtiğini hep beraber göreceğiz.
5) İran, petrol gelirlerindeki anormal yükselişin getirdiği finans rüzgarını da ardına alarak bu dönemi kendisi açısından büyük fırsatlar dönemi olarak görmektedir.
6) İran, Ortadoğu’da sürdüreceği emperyal politikaların kendisini Çin ve Rusya’nın doğal müttefiki haline getirdiğinin de farkındadır.
7) Hizbullah ve HAMAS’ın İsrail’den asker kaçırması ve böylece İsrail’in kışkırtılması ile dünya gündemi (örnek: G-8’lerin toplantı gündeminin değişmesi) İran’ın nükleer güç üretimine duyulan kaygılardan "İsrail saldırıları"na kaymıştır.
* * *
İran’ın adım adım nükleer silahlanmanın altyapısını kurmaya yakınlaşması, ABD’nin Ortadoğu’da yarattığı "otorite boşluğu"nu dev adımlarla kendi uydu örgütleri ile doldurması, İsrail’i yok etmeyi ana hedef haline getirmesi Türkiye’yi bölgede küçülten/etkisizleştiren politikalardır ve Türkiye’yi en az İsrail saldırıları kadar rahatsız etmelidir.