Paylaş
Ben 2. gruptayım.
Zira, Nobel ödüllerinin: “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” prensibi ile dağıtıldığını zannediyordum.
Göreve sadece 9 ay önce gelen ABD Başkanı Barack Obama’nın bu ödülü alması bazıları gibi benim indimde de ödülün anlamını küçülttü.
Norveç Nobel Komitesi’nden yapılan açıklamada, Obama’nın, “uluslararası diplomasiyi ve halklar arasındaki işbirliğini güçlendirme konusundaki olağanüstü çabalarından ötürü barış ödülünü kazandığı” ifadesi kullanılmış!
İyi hoş da, bu amaçla “şu..şu...işleri becerdi, şu..şu...anlaşmalar ile barışa kucak açtı” mealli sözler yok açıklamada.
Zira, Obama Başkanlık koltuğunda somut başarılara imza atacak kadar zaman geçirmedi.
Afganistan’ın, Pakistan’ın durumu belli. Tersine, Irak’tan askeri ne zaman çekecek o belli değil.
Bizim açımızdan ise Kuzey Irak “Kürt Açılımı” adı altında ülkenin başına bela oldu.
Obama İsrail-Filistin konusunda ne başardı, ben bilmiyorum.
Benim gözümde şu ana dek atılan en somut adım Rusya’ya eski Sovyet etki alanının terk edilmesi ve böylece eski günlere geri dönülmesidir.
Böylece Ortadoğu da tekrar ABD’ye kalmıştır.
Bir diğer somut adım Türkiye ile Ermenistan’ın imzaladığı protokoldür.
Zannımca, Azerbaycan ve Gürcistan etki alanı olarak Rusya’ya iade edilmiştir. “Dağlık Karabağ meselesi”nin çözümü de Rusya’ya bırakılmıştır.
* * *
Yanlış anlaşılmasın! Katiyen “Obama bu meseleleri çoktan çözmeliydi” demiyorum. Bu meselelerin çözümü için 9 ay çok kısa bir süre. Kimse buna muktedir olamazdı.
Obama’ya Barış Ödülü verilmesi açık ve seçik politik bir karardır. Avrupa’nın ABD’ye yaptığı bir jesttir.
Bugün itibari ile ödül Bektaşi mantığı ile “Bundan kötüsü olamaz” denerek Bush dönemi ardından Obama’ya hediye edilmiştir.
Dilerim, Obama bu ödülü hak ettiğini yedi düvele zaman içinde gösterir.
* * *
Ancak, kanımca Barış Ödülü’nün yine de bu yılki hak sahibi ABD’dir!
Daha doğrusu, ABD halkıdır!
ABD halkının çoğunluğu daha önceleri dışladığı, öteki saydığı azınlıktan bir insanı başına lider olarak seçerek dünya demokrasi tarihinde yeni ve güzel bir sayfa açmıştır.
Barack Obama da seçildiği andan itibaren tüm ABD halkının Başkanı olmuş, halklar arasında geçmişin muhasebesini yapmadan bugüne sahip çıkmıştır.
O da bu tavrı ile siyah ile beyazı aynı anda kucaklaştırarak dünyaya bir ders vermiştir.
Darısı başımıza!
Ancak, dünya politikaları açısından unutulmasın.
“Başkan siyah ama Saray hâlâ beyazdır!”
* * *
Ben ABD halkının yaptığı seçimle dünyaya büyük bir ders verdiğini düşünüyorum.
Bu açıdan da bu yılki Nobel Barış Ödülü’nün ABD halkına verildiğini düşünmek istiyorum.
Ödülü ABD halkı adına Başkanları Obama alacaktır!
Paylaş