DEDEM “Ar damarı çatlamış adamdan kaç” derdi.Ama, ben senden kaçmayacağım.
Eline tutuşturulan yarım yamalak bilgileri önüne ardına bakmadan servis etmen ile mücadele edeceğim. Taraf’taki köşende (01.02.2011) şöyle yazmıştın. “(Kodaloğlu’ndan toplanan) Bilgilerin askerlere karşı uygulanan psikolojik harbin bir parçası olarak ‘bir kitapta’ kullanılmasına karar verildi. Bunun için uygun bir kişi arandı ve bulundu. Bilgiler Cüneyt Ülsever’le paylaşıldı ve Hacı romanı da böylelikle ortaya çıktı.” Ben de seni kocakarı dedikoducusu ilan etmiş ve iddianı ispata çağırmıştım. (02.02.2010) 07.02.2011 tarihinde Taraf’taki köşende “İspat mı istemiştin” başlıklı yazında bir masal uyduruyor ve zamanında kamuoyuna mal olmuş bilgileri “yeni belgeler” gibi yutturmaya çalışıyorsun. Bu sefer de yine isim vererek: “Komiser E, Çevik Bir’in yanı sıra ABD’yle yakın ilişkiler içersinde bulunan aynı zamanda da silah ticaretiyle uğraşan Aydan Kozluca’yı, namı diğer Aydan Kodaloğlu’nu takip ettiren kişiydi... Komiser E, sonrasında dosyayı Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’na gönderdi” diye yazıyorsun. * * * Sonra da dosya İstihbarat’tan çalınmış ve bana ulaştırılmış! Mehmet Baransu. Kullanılmakta sınır tanımıyorsun! Senin özel bilgiler diye yazdığın ve çalındığını iddia ettiğin bilgiler ben Hacı romanını yayınlamadan önce kamuoyuna çoktan mal olmuştu: “AK Grup firmasının adı, sahibinin isminin baş harflerinden oluşuyor: Aydan Kodaloğlu... Aydan Kodaloğlu, Mark Parris’e ‘yakınlığı’yla tanınıyor. Parris gibi Kodaloğlu’nun ‘sıkı fıkı’ olduğu Alan Makovski ve Richard Perle gibi isimler de Amerikan yönetimine yakın ve etkili çevrelerin önemli temsilcileri olarak biliniyorlar... Kodaloğlu’nun sahibi olduğu AK Grup Danışmanlık Şirketi’nin internet sitesinde, firmanın Türkiye, Ortadoğu ve Kafkaslar merkezli ‘görev alanları’ şöyle tanımlanıyor: ‘AK Grup, Amerikan, Türk ve İsrail firmalarına, enerji, savunma, inşaat, sağlık, bankacılık ve finans sektörlerinde danışmanlık hizmeti sunar. AK Grup, Amerikan, Türk ve İsrail hükümetleri ve iş çevrelerinde ’üst düzey bağlantılar’a sahiptir’...” (habervitrini.com.-15 Ocak 2003.saat 10.58) Ben sadece bir örnek verdim. Okur google’a söz konusu hanımefendinin adını girip, bir sürü bilgiye sahip olabilir. Mehmet, senin hiç mi ahlaki değerlerin yok? * * * Ayrıca: 1) Verdiğin bilgilerin bana ulaştırıldığını masal tadında iddia etmen ispat değildir. Komiser E.’nin bu belgeleri bana verdiğini, ilgilenmediğin bir alan olan hukuk mantığı ile ispat etmekle hâlâ yükümlüsün. 2) “Yazışmaların içeriği değiştirilmeden romanda kullanıldı” diye yazıyorsun. Yalan bu kadar hayâsız olabilir. Roman ortada. Yazında neden benim yaptığım gibi ilaç niyetine olsun, bir adet somut örnek vermedin? Çamur at izi kalsın! 3) Ben roman yazarken Emniyet’ten, Adli Tıp’tan, Genelkurmay’dan tabii ki bilgi (belge değil) alıyorum. Kritik bir belge elime geçse neden 500 binin üzerinde satan gazetemde değil de, 10-15 bin satan bir romanda kullanayım? 4) Bana Aydan Hanım dışında da bir sürü insan “Beni yazıyorsun” diye itiraz etti. Bunda ne var? Tekrar ediyorum. Sen haysiyetin gereği dedikodu yapmak değil, belgelerin bana verildiğini ispat etmekle yükümlüsün. 5) Arkadaşım Komiser E.’nin eşi ile evime geldiği doğrudur. Özel hayata girmekten bile utanmıyorsun. 7) Gazetemde açıkça yayınladığım bir başka belgeyi neden şimdi aleyhime kullanmaya çalışıyorsun? 8) Hisarüstü Cinayetleri adlı romanımın da çalıntı olduğunu iddia etmiştin. Bu sefer neden suspus oldun? Mehmet, eline tutuşturulan iddiaları ispat edemedin. Sen bir müfterisin! Bu yazı ar damarı çatlamış kişiye son yazımdır.