GAZETELERE ve TV ekranlarına yansıyan bir resim beni çok etkiledi. Resimde Recep Tayyip Erdoğan ve Mehmet Ağar, Erdoğan’ın rahmete kavuşan ağabeyinin tabutunu taşıyorlar.
Mehmet Ağar, Recep Tayyip Erdoğan’ı acılı gününde yalnız bırakmamış, Rize’ye kadar giderek cenazeye katılmış. "O da benim acılı günümde yanımdaydı" diyor ve gazetecilerin diğer sorularına da "Cenaze evinde siyaset olmaz!" mealli bir cevap veriyor.
* * *
"Bunda ne var?" diye sorabilirsiniz. "Acısı olan insanın yanında olmak insan olmanın doğal şartı değil midir?" diye de ilave edebilirsiniz. Haklısınız!
Ancak, siyasilerin rakip olmak ile hasım olmayı birbirine karıştırdığı bir ülkede benim memnuniyetime de bir nebze olsun hak vermeniz gerekir.
Ben beklerdim ki, Başbakan’ın acılı gününde tüm siyasi liderler yanında olsunlar!
* * *
Bu resim vesilesi ile başka bir duygumu da ifade etmek isterim.
Gazeteciler bazen yazdıkları, bazen de yazmadıkları ile eksik kalırlar.
Ben bir eksiğimi düzeltmek isterim. Vefat nedeni ile ben de, bazılarınız gibi, Başbakan’ın kardeşleri olduğunu adeta yeni fark ettim.
"Aile resmi" sahibi ile "partiden burnunu çekmeyen birader"inden çektiği kadar nasırından bile çekmeyenin insanları aptal yerine koyarak ve hafızalarını yok sayarak "vatan kurtarmaya" kalktıkları bir dönemde Başbakan’ın kaç adet kardeşi olduğunu dahi bilmemem benim bir eksikliğim olduğu kadar Erdoğan’ın kendisine teslim etmem gereken bir erdemdir.
Bu vesile ile bu eksiğimi tamamlamak isterim. Ciğeri yanan Başbakan’a hem sabırlar diliyor, hem de "biraderleri" siyaset sahnesinden sildiği için onu tebrik ediyorum.
Mehmet Ağar’ın jesti yaşadığımız dönemde çok ama çok önemli.
Siyasilerin hasım olmak ile rakip olmayı, gazetecilerin eleştirmek ile hakaret etmeyi sık sık birbirine karıştırdığı bu ülkede son dönemde peydahlanan "ittifak arayışları" beni sonunda çileden çıkardı.
Çapsız yönetimleri ile ülkeyi yerle bir eden, Ali Dibo’ların en pervasızına soyunan, biraderleri, karıları, kocaları, kayınbiraderleri ile ülkeyi arpalık yerine çeviren, halktan yedikleri zılgıtın nidaları hálá kulaklarda iken; vatanı kendinden menkul bilenler tekrar ortaya çıkınca insan sadece sinirlenmekle kalmıyor, kendini tutamaz hale geliyor.
Hele hele bu çapsız insanların "Cumhuriyet’i kurtarmak" bahanesi ile bölücülüğün en alasını yapmaya kalkmaları utanmazlığın en pervasız örneğini oluşturuyor.
* * *
Ben Hükümet’i beğenmiyorum. Eksikliklerini görmek ve eleştirmek en büyük görevim. Ama, benim hakkım sadece görüşümü ifade etmektir. Hükümetin hangi partiye, hangi insana teslim edileceğinin karar verici makamı sadece ve sadece millettir.
Hükümeti olmadık yerlere şikayet etmek, onun meşruiyetini sorgulayarak ittifak aramak hem doğru değildir, hem de millete saygısızlıktır. Bu tavır ayrıca demokrasiyi kendine yontmak ve de nihayetinde densizliğin dik alasıdır.
Birbirimizin yüzüne bakarak yaşamak zorunda olduğumuzu hiçbirimizin unutmaması gerekir. Demokrasi birbirine katlanmaktır.
Rakipler birbirlerini sadece ve sadece seçim sandığında yenecekler, yenilen de yeneni kutlayacaktır!
Mehmet Ağar herkese bir ders verdi. O, Erdoğan’ın sadece rakibi olduğunu herkese gösterdi. Yarın eleştirilerine devam edecektir.