Krize karşı büyük koz: Irak

BİLİYORSUNUZ, ABD’nin Irak’tan 2011 yılının sonuna dek çekilmesi için karar alındı. Biz de 2009’un başından itibaren Irak ile ilgili karar yetkisi Irak ordusuna geçeceği için "Artık Kuzey Irak’ta PKK’yı vurmak için Irak’tan mı izin alacağız!" diye dertlere düştük.

Haberin Devamı

Ancak, kararla ilgili çok daha önemli bir durum var ki bizi çok daha derinden ilgilendiriyor.    Â

Binlerce yandaşı ve Mehdi Ordusu adında silahlı milis grubu bulunan Şii lider Mukteda El Sadr, ABD ile anlaşmayı tanımayacağını, işgalci ABD çekilene dek direneceklerini açıkladı. Ona göre, ABD Irak halkı ile değil, sadece Kürtlerle (Talabani, Barzani) anlaştı.

Sadr’a İran destek verdiği gibi ABD’nin Irak’tan çekilmesiyle ilgili anlaşmayı tanımamak konusunda bazı Sünni kesimler de yanında yer alıyorlar.

Kurulduğunda da ABD’nin liderliğindeki Irak Geçici Hükümeti’ni tanımayan Sadr, alternatif bir hükümet ilan etmişti. Ancak ABD’nin Sadr bölgesini kuşatma altına alması ve araya yaşlı Şii liderlerin girmesi üzerine Sadr geri adım atmıştı.

* * *

Sadr ikna edilemezse, değil bir anlaşmaya varmak, Irak’ta açık bir iç savaştan bahsetmek bile söz konusu olabilir.

Bu köşede defalarca yazım; ABD Irak’tan çekilince bir sürü konuda anlaşamayan Iraklı Sünni ve Şiiler, Kürtlere karşı birleşebilirler. Tam dibimizde bir iç savaş ve sonucunda Irak’ın bölünmesi söz konusu olabilir.

Türkiye, "Irak hesaplarını" dar bir "hava saldırısı için kimden izin alacağız!" muhasebesiyle değil, bir "iç savaş olasılığı karşısında ne yaparız!" muhasebesi genişliğinde yapmalıdır.

* * *

Şurası muhakkak ki ABD şu veya bu şekilde çekilirken Irak’ta kendisine en yakın unsur olarak Kuzey Irak Kürtlerini görmek durumundadır ve en yakın müttefikinin selameti için istikrarlı bir Türkiye’ye ihtiyacı elzemdir.

Kuzey Irak’ın geleceği, Türkiye’nin onun hamisi olmayı kabul etmesiyle çok yakından ilgilidir.

* * *

Kendi parası konvertibl olmayan ülkelerin gevşek mali politikalarla, piyasaya para pompalayarak ekonomik krize değil çare olmak, krizi daha beter hale getireceklerini, Ercan Kumcu gerekçelerini çok mantıklı bir şekilde sıralayarak veciz bir makaleyle yazdı. ("Başkalarına Özenmeyelim"- Hürriyet, 24.11.08)

Biz dış kaynak bulmaktan başka çaresi olmayan bir ülkeyiz. IMF de en önemli çıpamız.

"Üçüncü grup, IMF ile bir program yapmaya çalışan ülkeler. Bu ülkelerin ortak özellikleri, döviz rezervlerinin düzeyinin para ve maliye politikalarının gevşetilmesine olanak vermemesi ve genelde cari işlemler açığı vermeleri. Bu grupta Türkiye de var." (Ercan Kumcu-ibid)

Parası konvertibl gelişmiş ülkeler, üçüncü gruptaki ülkelere kendi menfaatleri açısından da sahip çıkmak zorunda. Ancak bu bakış açısında Türkiye üçüncü grup ülkelerden sadece birisi.

Benim bu makaleyle vurgulamak istediğim ,"Irak meselesinin" Türkiye’ye 3. grup ülkeler arasında bir özellik veriyor ve onu ayırt ediyor olması!

Başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkeler; Irak’tan ABD’nin çekilmesi stratejileri çerçevesinde, büyük ihtiyaç duyacakları Türkiye’nin krizden en az seviyede etkilenen ülkeler arasında çıkması gerektiğini hesaba katmak zorundalar.

Eminim, bu durumu birileri IMF yetkililerine anlatmıştır veya anlatacaktır.

Dilerim, Türkiye de mukayeseli avantajını iyi kullanır!    Â

Yazarın Tüm Yazıları