Komutanların mesajları: Gergin bir kışa hazır olun!
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
GEÇEN hafta Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda düzenlenen devir teslim töreninde Orgeneral Yaşar Büyükanıt ve Orgeneral İlker Başbuğ’un yaptığı konuşmalar çeşitli yönleriyle irdelendi; ama şahsi kanaatime göre, ileride yaşanabilecek bazı gerginliklere ışık tutacak üç önemli mesaj yeteri kadar yankı bulmadı.
1) Büyükanıt’ın yaptığı konuşmada hükümete teşekkür etmemesi, kimi yazarlarca nezaketsizlik olarak yorumlandı, kimi yazarlar ise zaten böyle bir geleneğin olmadığını vurguladılar.
Hükümet, bir geleneği altüst etme pahasına Büyükanıt’ın Genelkurmay Başkanlığı’na atama işlemini öne almıştı. Hükümetin bu "duyarlı" jesti, teşekkürü muhakkak ki hak etmişti.
Ancak, şahsi görüşüme göre, Yaşar Büyükanıt bir borcu eda etmeyerek esasında geleceğe bir mesaj yolladı.
Erken atamaya kimi çevreler, hükümet ile Büyükanıt arasında zımni bir anlaşma yarattığı, Büyükanıt’ın karşılık olarak Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’na fazla köstek olmayacağı yorumlarını getirmişti.
Büyükanıt teşekkürü esirgeyerek böyle bir zımni anlaşmanın olmadığını dünyaya ilan etti. Atamayı belki de koparılıp alınmış bir hak olarak gördüğünü ortaya koydu.
Hatta aynı konuşmadaki "irtica" ile ilgili sert demeçler esirgenen teşekkürle birleştirilince, Yaşar Büyükanıt’ın Mayıs 2007’deki Cumhurbaşkanlığı seçiminde Başbakan’ın olası bir atağına karşı tavır koyacağı beklentisini de tekrar yaratmış oldu.
* * *
2) Org. Büyükanıt, son dönemde kendisi de dahil olmak üzere komutanlara karşı yürütülen yıpratma kampanyasının zamanı geldiğinde hesabının sorulacağı mesajını da verdi.
Hesap sorulacağının ilanı, "ünlü iddianameye" palyatif bir şekilde Büyükanıt’ın adını koyduranları ve benzer şekilde Genelkurmay önüne dezenformasyon amaçlı kurye yollayanları hedef alıyor.
Bu oyunları oynayanların "Emniyet güçleri içinde örgütlenen Fethullahçılar" olduğu inancı/iddiası bazı unsurlarda yer bulmuş vaziyette.
Bu unsurlar, "Emniyet içindeki Fethullahçıların" oldukça güçlendiği, "sıra bize geldi" diye bir düşünceye kapıldıkları düşüncesindeler.
Eğer "hesap sorma" bu iddiaları açıkça dile getirir veya bu yöne kayarsa; böyle bir hesaplaşma dönemi ülkeyi oldukça gerer.
Unutulmamak gerekir ki, Fethullah Hoca’ya kızanlar kadar onun öğretilerinin peşinden giden insan sayısı da oldukça fazla!
* * *
3) Bölücü ve irtica peşinde koşanların demokrasiyi kullanarak TSK’nın görevini engellemeye çalıştıkları iddiası ise saf demokratları sıkıntıya sokmaya aday.
Ben de TSK’nın görev aşımı yaparak zaman zaman siyasete müdahale ettiği, böylelikle de demokrasinin temel öğesi olan ve zaten ülkemizde kör-topal ayakta duran hukuk devleti kavramını zedelediği düşüncesindeyim.
Ama; ne bölücüyüm, ne de irtica peşinde koşuyorum.
Demokratlar, TSK’ya bu tür uyarılarda bulunduklarında komutanların bu uyarıları bölücü ve irticacı faaliyetlerden nasıl ayırt edeceklerini ben pek anlayamadım.
* * *
İçimdeki ses,"Özkök döneminin" bir tatlı hatıra olarak kalacağını söylüyor.