KKTC’de vahim gelişmeler

BENİM KKTC ile ilgili yazılarımı bir nebze olsun takip edenler, Denktaş Ailesi’nin takip ettiği politikaları tasvip etmediğimi bilirler. KKTC’de bu ailenin takip ettiği politikaları "çözümsüzlük çözümdür" sözleriyle medyada özetleyen ilk kişi de benim.

Ancak, şimdi Ada’da benim asla hazmedemeyeceğim bir gelişme yaşanıyor.

Denktaş Ailesi’ni bertaraf etmek için anti-demokratik yöntemlere başvuruluyor!

* * *

Gazetelere göre:

"...KKTC’de yaşanan siyasi çalkantıda koalisyon dışında kalan DP Genel Başkanı Serdar Denktaş, kendi partisi ve CTP’den milletvekili transfer edilerek Özgürlük ve Demokrasi Partisi’nin kurulmasında AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli’nin rolü olduğunu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da isminin kullanıldığını açıkladı." (Milliyet-18.09.2006)

İddialara göre; zamanında Türkiye’de uygulanan Güneş Motel Modeli şimdi KKTC’de Salamis Otel’de uygulanıyor.

* * *

Kıbrıs’ta bugüne kadar birbirine hiç bulaştırılmayan din ile siyaset bu sefer bulaştırılmış durumda. Din İşleri Başkanı Ahmet Yönlüer’in girişimiyle Ada’da din-siyaset koalisyonu kuruluyor. İddialara göre Din İşleri Başkanı, AKP türü bir parti oluşturmaya çalışıyor. Daha vahim bir iddiaya göre ise başkan, bazı DP milletvekillerine partiden istifa etmeleri için 600 bin dolar teklif etmiş.

* * *

Yıllardır KKTC, Türkiye’ye beher gün takriben 1 milyon dolara mal olur. Bu çerçevede anavatan, yavruvatan üzerinde bazı haklar da taşır. Örneğin, Türkiye zaman zaman KKTC’de seçimleri yönlendirmeye çalışır. Öte yandan, bazen 200 bin insan için 72 milyonun geleceği riske atılsa dahi, Türkiye hiçbir zaman KKTC’yi yalnız bırakmaz.

Ancak, yukarıda naklettiğim iddialar doğru ise Türkiye hiçbir zaman KKTC’deki milli iradeye bu kadar pervasız müdahale etmemişti.

* * *

Türkiye devamlı KKTC’yi kendine benzetmeye çalışır. Öte yandan Ada halkı, İngilizlerden devraldığı bazı değerleri de yaşatmaya uğraşır.

Bu değerlerin başında demokratik teamüller gelir. Ada’daki Türkler, Anadolu’daki Türklerden çok daha fazla demokrasi geleneğine sahip çıkarlar. Ada Türkleri, Anadolu Türklerinin zaman zaman birbirine karıştırdığı iki kavramı hiçbir şekilde karıştırmazlar.

Onlar "rakip olma" kavramı ile "hasım olma" kavramını hep ayırt ederler. Seçimlerde kıyasıya rekabet etseler dahi aralarındaki arkadaşlığı, dostluğu hiç bozmazlar.

Öte yandan Ada’ya bugüne dek gerçek bir laik düzen egemen olmuştur.

Ada halkı, din ile siyaseti birbirinden ayırt etmeyi başarmıştır.

Ada’da Din İşleri Başkanı (Diyanet İşleri Başkanı) hiçbir zaman görev alanı dışında etkin olmamıştır.

Şimdi, sadece Serdar Denktaş’ın iddiaları çerçevesinde değil, çeşitli kaynaklardan gelen bilgiler, Din İşleri Başkanı Ahmet Yönlüer’in alabildiğine siyasete bulaştığı yönünde.

Başkan, siyasilerle yakın temasta. Onları partilerinden ayrılmaları için ikna etmeye çalışıyor, yeni oluşumlar kurmaya davet ediyor. Daha beteri dedikodular "akçeli işler"den bahsediyor.

* * *

KKTC’de uzun yıllar "çözümsüzlük çözümdür" şiarı ile statüko korunmaya çalışıldı. Ama bu durumdan kurtulmanın yolu gayri demokratik, gayri ahlaki yöntemler olmamalı.
Yazarın Tüm Yazıları