KENDİ tarifine göre "dünyadaki uyuşmazlıklara engel olmak için" kurulmuş olan International Crisis Group (Uluslararası Kriz Grubu-UKG) çok değerli raporlara imza atıyor.
Grubun, Baker-Hamilton başkanlığında hazırlanan "Irak Çalışma Grubu Raporu"na olumlu yaklaşan görüşlerine Milliyet’te Sami Kohen değindi (21.12.2006).
Ben de bugün Türkiye açısından dikkatle incelenmesi gereken Kerkük Raporu’na atıfta bulunacağım. (www.crisisgroup.org-18.07.2006)
Rapor Kerkük’te yaşananları, "mayalanan Kerkük savaşı" olarak tarif ederken Kürtlerin Kerkük’ü ele geçirme gayretlerine karşı Türkiye’nin askeri müdahaleyi de içeren zorlayıcı diplomasi uygulayabileceğine parmak basıyor.
Rapor özü itibarıyla Kerkük’ün Kürtlere bırakılmasının bölgedeki kaosu beter artıracağını vurguluyor.
* * *
Tavsiyelere ağırlık verilerek yazılan UKG raporlarında Kerkük için önerilen tavsiyeler ise şöyle:
1) Anayasanın emrettiği ve 2007 Aralık’a kadar yapılması gereken referandumun ertelenmesi. (Baker-Hamilton raporu da aynı doğrultuda tavsiyede bulunuyor.)
2) Kerkük Valiliği’nin ne Kürt Federe Bölgesi’ne, ne de doğrudan Merkezi Federal Hükümet’e bağlı olan, tek başına bir federal (özerk) bölge olarak belirlenmesi.
3) Kürtler, Araplar, Türkmenler ve Keldanilerin siyasi gücü eşit paylaştıkları bir düzen kurulması.
4) Geçmişte yaşanan suiistimallerin düzeltilmesi. Bundan kasıt: i) Eski dönemlerde zorla yerlerinden edilmiş insanların geri dönmesinin sağlanması. ii) Daha evvel bölgeye zorla yerleştirilmiş olanlardan ayrılmak isteyenlerin maddi olarak teşvik edilmesi. iii) Mülkiyet ihlalleri iddialarının sonuçlandırılması. iv) Eski Kerkük bölgesinin yeniden tesis edilmesi veya bu mümkün değilse bu haliyle korunması.
Sanırım adı geçen öneriler, Türkiye’nin "Kerkük Politikası" ile büyük çapta uyuşuyor.
* * *
Rapor Türkiye’ye de bazı doğrudan tavsiyelerde bulunuyor:
1) Barışçı çözümlere bağlanılması ve hamasi çıkışların azaltılması.
2) (Benim de ısrarla üzerinde durduğum) Türkiye ile Kuzey Irak arasında başta petrol ürünleri olmak üzere ticaretin teşvik edilmesi. Örneğin, Habur’un dışında ikinci bir sınır kapısı açılması. Kuzey Irak’a yatırımların teşvik edilmesi.
3) Kuzey Irak’a askeri güç gönderilmeyeceğine, Habur sınır kapısının veya Bakü-Ceyhan boru hattının kapatılmayacağına dair garanti verilmesi.
* * *
Rapor Kuzey Irak’a da şu tavsiyelerde bulunuyor:
1) Kürt kamuoyunun Kerkük üzerindeki beklentileri konusunda, Kerkük’ün özerk yönetimi dahil, taviz vermeye ve uzlaşmaya yönlendirilmesi.
2) Nisan 2003’ten beri sürdürülmekte olan Kerkük Valiliği’nin Kürt unsurlarca yönetimine son verilmesi ve eşit koşullarda yönetim için BM özel temsilcisiyle işbirliği yapılması.
Kerkük’ün tamamen ele geçirilmesini Bağımsız Kürdistan’ın kurulmasından en önemli mihenk taşı olarak gören Kuzey Irak yönetiminin bu tavsiyelere kendiliğinden uyması çok zor gözükebilir, ama Türkiye’nin de kendisine yapılan tavsiyelere uyma kararlılığı Kuzey Irak’ı daha gerçekçi politikalar takip etmeye ikna edebilir!
* * *
2007’nin Türkiye açısından "Irak yılı" olacağına dair inancımı teyit eden gerekçelerimi bu hafta boyunca 4 yazıda yayınladım.
Bundan sonrası, Türk kamuoyunu yönlendirenlerin duyarlılığıdır!