ANAYASA Mahkemesi bazı gazetelerin resmen, bazı gazetecilerin ise kulaklara fısıldayarak önden ilan ettiği şekilde 6/5 bir oylama ile AKP’yi; 10’a 1 oranında "laikliğin odağı" olarak ilan etti, davayı sadece 1 üye reddetti ama parti kapatılmadı, bir anlamda beraat etti.
"367" gibi "6/5" rakam bileşkesi de mahkemenin tarihine geçti. Ben "6/5" formülüne bayıldım. Zira, geçen hafta yazdığım yazılarda 2 kavram kullanmıştım:
1) Ölümü gösterip, sıtmaya razı etmek!
2) Yeni bir Türkiye kurmak!
Şimdi tekrar ilan ediyorum ki, mahkeme kararı, ölümü gösterip sıtmaya razı etme formülü ile, kurucu unsurunun Türkler olmadığı yeni bir Türkiye’nin formatlanmasında en büyük merhalenin aşılmasına vesile olmuştur.
* * *
Şimdi herkes "ehlileşmiş" bir AKP bekliyor. Dersini almış bir AKP!
Keşke bu mümkün olsa ama ben bunun çeşitli nedenlerle mümkün olmadığını düşünüyorum. İtirazım yok, birkaç ay cicim ayları yaşayacağız ama eninde sonunda gerçeklerle tekrar yüzleşeceğiz:
1) Recep Tayyip Erdoğan’ın tek doğruya dayanan zihin haritasının uzlaşmaya müsait olmadığı kısa süre sonra tekrar zuhur edecek.
2) Mahkeme kararı şiddetle yaşanan paylaşım savaşına son vermemiştir. Muhafazakárlar ve laik-cumhuriyetçiler arasında devam eden ve hem ekonomik, hem siyasal, hem de sosyal alanda yaşanan paylaşım savaşında herhangi bir mutabakat henüz yoktur. Bir taraf daha fazla pay istemeye, diğer taraf ise elindeki paydan taviz vermemeye yine aynı güçle çalışacaktır.
3) Mahkeme AKP’ye beraat verdi ama türbanlı kızlara ve imam hatipli gençlere ağır bir ceza verdi. Kamu üniversitelerinde türbanla okumak veya meslek liselerine üniversite girişlerinde uygulanan katsayıyı değiştirmek Yüce Mahkeme kararına göre artık telaffuz dahi edilemeyecektir. Bu trajik durumun asli sorumlusu ise AKP’dir. Önemle, yerel seçimlere gidilen dönemde Milli Görüş’ün bu durumu tabana nasıl anlatacağını çok merak ediyorum.
4) Paylaşma kavgası üzerine inşa edilen AKP ve ona hayatiyet veren Milli Görüş bu kavgayı körüklemeden tabandan oy alamaz. Kişisel görüşüme göre; yerel seçim için propagandalara start verildiği gün sert politikalara tekrar başvurma mecburiyeti vardır.
* * *
5) Ölümü görüp sıtmaya razı olma mutabakatına göre Batı ile Ortadoğu arasında mediatör olarak rol alacak AKP Türkiye’yi hem muhafazakárlaştırma projesi, hem de demokratikleştirme projesinde belirli bir dengede tutmak zorundadır. Denge ancak iki projeden de tavizler vererek kurulabilir. AKP’nin projelerin illa ki en az birine direnecek tarafları nasıl dengede tutacağını büyük bir ilgi ile takip edeceğiz.
6) Tamam, Ergenekon Davası TSK’yı dizginliyor ama Türkiye Ermenistan ve Kıbrıs’ta iç tepkilere rağmen nasıl barışa ulaşacak, Kuzey Irak’ı nasıl kucaklayacak, bekleyip göreceğiz.
7) Eğer, İran uranyum üretiminde taviz vermez ve Türkiye bir tarafı tutmak zorunda kalırsa hükümet nasıl bir tavır alacak, örneğin İncirlik’i ABD savaş uçaklarına açma konusunu kendi tabanına nasıl anlatacak yine büyük bir merak konusu.
8) Ahmedinejad 14 Ağustos’ta Türkiye’ye gelmeyi planlıyor ama Anıtkabir’i ziyaret etmek istemiyor. Hükümet bu konuda taviz verir ve İstanbul’da "çalışma ziyareti" yapılırsa, kapatma davası ardı yandı gitti gülüm keten helva kıvamında ilk kıyamet hemen bu ayın ortasında kopmaz mı?
* * *
Bu hafta kapatma davası ardından meydana gelecek olası gelişmeleri irdeleyeceğim ve gelecek hafta sonu, bir engel çıkmaz ise tatile çıkacağım.