ORTADOĞU’daki savaş, sonunda Irak’ın dışına sıçradı ve 21. yüzyılda da enerji havzalarının merkezi olmayı koruyacağı varsayılan Ortadoğu’yu kimin yöneteceği konusunda mücadele nihai safhasına bir adım daha yaklaştı.
Bu köşede bir yıldır yazıyorum.
Bush döneminde, İran’daki rejimin değiştirilmesi için, ABD elinden gelen her şeyi ama her şeyi deneyecek.
Savaş, güçlerini eşit hissedenler arasında çıkar.
21. yüzyılın başında, 20. yüzyılda Batı ekseninden kopan İran, Ortadoğu’da dizginleri ele geçirmek için kendini her zamankinden fazla hazır hissediyor:
1) Irak Savaşı’nda ABD’nin bu ülkeye düzen ve dirlik getirme konusunda gösterdiği olağanüstü çapsızlık İran’ın Ortadoğu’da Şii eksenini her geçen gün daha güçlü hale getirebilmesini sağlıyor.
2) Dünyada Çin’in enerji talebini, Rusya’nın enerji arzını en hızlı artıran ülkeler haline gelmeleri ABD’yi her geçen gün beter rahatsız ediyor ve ayrıca:
a) enerji talebinin enerji arzından daha hızlı yükselmesi petrol fiyatlarını olağanüstü artırarak İran hazinesine muazzam bir kaynak aktarıyor,
b) İran’a, Ortadoğu egemenliğini destekleyecek olası yeni müttefikler edinmesini sağlıyor.
* * *
İleriye dönük tahminlerin ele alındığı tüm simülasyonlar 2025-2030 arasında dünyada dengelerin Çin-Rusya-Hindistan lehine değişeceğini gösteriyor.
Dünyadaki şartlar böyle devam ederse; Çin+Hindistan’ın önümüzdeki 20-25 yılda ABD+AB’in dünyadaki ekonomik payını geçeceği varsayılıyor ve dünyanın merkezinin Doğu’ya kayabileceğinin hesabı yapılıyor.
İran bu olası gelişmeleri çok dikkatli okuyan bir ülke.
O halde, Batı gözü ile dünyaya bakıldığında rejimler ve coğrafyalar açısından "dünyadaki şartları" yeniden tanzim etmek gerekiyor!
* * *
İran’ın önümüzdeki 6-12 ay içinde havadan vurulması için İsrail engelleri şu anda önden temizliyor.
İran’ın olası sıcak bir çatışmada elinde iki koz var:
1) Petrol (Hürmüz Boğazı)
2) Terör (HAMAS ve Hizbullah)
* * *
Olası bir sıcak gelişmede İran terör yöntemini daha daöne çıkararak ABD ve İsrail’ın canını fena halde yakabilir.
Ama HAMAS ve Hizbullah’a şimdiden büyük darbe indirilir, etkin oldukları ülkelerin altyapısı (Lübnan ve Suriye) berhava edilirse, İran’ın elinden terör silahı büyük çapta alınabilir.
ABD’nin olası İran saldırısı için önü açılabilir.
* * *
Öte yanda, İsrail’in saldırıları İran’ın, Hizbullah’ın ve HAMAS’ın silahlı kanadının (Maşel) da işine geliyor.
İran, şimdilik kendi topraklarında riske girmeden ABD ve İsrail karşısında mazlumu oynuyor.
Hizbullah Lübnan’da sarsılan otoritesini yeniden kazanma olasılığını yakalıyor.
HAMAS hem Filistin’deki beceriksiz yönetimini kamufle etme fırsatı yakalıyor, hem de askeri kanat sivil kanat önünde daha aktif rol alıyor.
Suriye ve Lübnan’da halk şaşkın ama Hizbullah’a destek verenler, İran ile ittifak içinde, görevlerini ifa ettiklerini düşünüyorlar.
Türkiye’yi çevreleyen yangın her geçen gün büyüyor!