İran’a dikkat! Yetkin bir uyarı yazısı

TÜRKİYE’de Saddam’ın idamı henüz reel-politik boyutlarda ele alınmıyor.

Ben iki gündür kendi yorumumu yapmak için uğraşıyorum ve ayrıca reel-politik yorumlar yapan düşünürlerin görüşlerini kendi köşemde nakletmeye çalışıyorum. (Örn: Ömer Taşpınar)

Bugün de jeostrateji uzmanı emekli general Sedat İlhan’ın çok önemli bulduğum bir makalesinden (*) alıntılar yapacağım.

* * *

"Olası Bir Bölgesel Çatışma Beklentisi:

Geçen aylarda yaşanan olayları basit bir İsrail-Hizbullah çatışması olarak görmek, kanımca olayı Türkiye açısından çok hafife almak olacaktır. Durumu en basite indirerek ifade etmek gerekirse bu çatışma, Avrasya zenginliğini ulusunun yaşam düzeyini yükseltmek için bir jeostratejik kazanım olarak gören ABD ile Ortadoğu’da tesir sahasını genişleterek bir başka jeostratejik kazanım peşinde olan İran arası bir yeni ’Jeostratejik Kazanım Savaşı’ uygulamasıdır. Bu savaş sinsi bir şekilde sürdürülmektedir.

ABD-İsrail arasındaki stratejik ortaklık; dayanışmanın her veçhesini içeren bir beraberliktir. Bu nedenle değerlendirmelerimizde İsrail’e; ABD’nin bir parçası, onun ulusal çıkarlarının Ortadoğu’daki uzantısı ve ileri karakolu nazarıyla bakabiliriz.

Aylarca süren Irak Araştırma Komisyonu’nun raporunun hemen arifesinde, ABD Dışişleri Bakanı Condeleezza Rice, sanki bu raporda, İran-Suriye ile ilişkileri sürdürme önerisi ve büyük güçler arasında bir ’Güçler Arası Elbirliği Stratejisi’ yokmuş gibi davranmaktadır. İleride Irak demokrasiyle istikrara kavuşunca bambaşka bir Ortadoğu olacak. Olay bir stratejik çıkar ilişkisidir. Yeni bir stratejik anlayış yaratılmaktadır’ sözleriyle savaşın sürdürüleceğini belirtmiştir. Bugün yarın hemen oluşmasını beklemeyebiliriz, ancak böyle bir olasılığın sürekli göz önünde bulundurulması Sürdürülebilir Politika için önemlidir.

* * *

Bu durumda Amerika; İsrail beraberliğini, Afganistan ve Irak’ı işgalini, Lübnan’daki Hıristiyan ağırlıklı sayılabilecek iktidarın desteğinde politikasını sürdürürken, buna karşın İran; Irak ve diğer Ortadoğu Arap ülkelerindeki Şii topluluklara; Lübnan ve Türkiye’deki Kürt kökenli Hizbullah’ı ve Filistin’deki HAMAS’ı ekleyerek, bölgesinde bir büyük Şii hilali kurulması peşindedir.

Amerika’nın; Hürmüz Boğazı’ndan Suudi ve emirliklerin petrolünün muntazam akışını sağlamak, Kuveyt ve emirliklerdeki üslerini korumak için bölgede bulundurduğu Eisenhower ve Enterprise uçak gemileri, İran pilotsuz uçaklarınca sürekli olarak kontrol edilip resmedilmektedir. İran; Rus, Çin ve Kuzey Kore’nin teknik yardımları ile 2500 kilometre menzile kadar geliştirdikleri Shahap serisi füzelerle bütün bölgeyi ve özellikle İsrail’i etkileyebilecek güçte olduğunu göstermektedir. İran’ın 2015 yılında kıtalararası balistik füzeye ve uzay aracına sahip olması beklenmektedir.

Bugün ortaya çıkan bu sonucun değerlendirilmesini, etkin bir araştırma kuruluşu olan Amerika Dış İlişkiler Konseyi Başkanı Richard Hass şu şekilde özetlemiştir: ’ABD; askeri gücünün büyük bir kısmını Afganistan ve Irak’ta hareketsiz bir duruma getirerek, bölgedeki süper güç etkinliğinde şüpheler yaratmıştır. Buna karşın İran, bölgeyi kendi planları istikametinde etkilemeyi hedefleyen bir bölgesel güç olduğunu kanıtlamıştır.’ Bu Amerika’nın zayıf tarafıdır ve bir toparlanma süreci içinde olduğu düşünülebilir..."

* * *

Dilerim Türk medyası bayram ertesi emekli general Sedat İlhan’ın çok doğru ve önemli tespitlerine ve uyarılarına kulak verir!

(*) Makalenin tamamı haftalık Gözlem Gazetesi’nde yayınlanacaktır.

e-posta: ilhan.sedat@gmail.com
Yazarın Tüm Yazıları