’Irak meseleleri’

1 Mart tezkeresine zamanında da, şimdi de sahip çıkan azınlıktan birisiyim.

Ancak, hiçbir zaman BOP’a veya GBOP’a inanmadım. Bunu da açıkça yazdım. Ama yine de bazıları beni "ABD emperyalizmine yardımcı olmakla" suçlamaktan bıkmadılar.

İki gündür gazeteler ve TV’ler İngiliz kaynaklarına dayanarak Irak petrolünü ABD ve İngiltere’nin nasıl paylaşacağını, bu uğurda Irak’ta Petrol Kanunu’nun nasıl değiştirileceğini yazıyorlar.

Bugün Irak’ın 2003 yılının Mart ayında ABD tarafından işgalinden önce 19-20 Şubat 2003 tarihinde yazdığım "Irak Meseleleri" başlıklı yazımdan alıntılar yapacağım:

* * *

"Savaş aşağılık, iğrenç bir kavram... Ancak, tozun dumana karıştığı... bazılarının da hálá ne olduğunu anlamadığı bir ortamda, oturup biraz da acı gerçekleri hatırlamakta fayda var.

Bu kaçınılmaz savaşın üç ana nedeni var:

1) Dünya sabit enerji stokları ile gelişmiş ülkelerin kendi arasındaki üretim/enerji tüketimi oranlarındaki çelişki.

2) Ortadoğu ve Kafkaslar’da siyasi yapının değiştirilme ihtiyacı.

3) Yeni düşman: Uluslararası terör.

Bu üç mesele; hem birbirinden bağımsız, hem de birbirini tetikleyen meselelerdir.

* * *

Önce üretim-enerji çelişkisinden başlayalım:

a) 2000 yılı itibarıyla, ABD dünya ekonomik üretiminin % 26’sını yerine getiriyor. ABD’den sonra dünya üretimine sıra ile Japonya % 16, Almanya % 8, Fransa % 5 oranında katkıda bulunuyor... Rakamlara ABD kökenli ulusötesi işletmeleri katarsanız, ABD’nin dünya üretimindeki payı % 75-90 seviyelerine yükseliyor.

b) Gelişmiş ülkeler hep birlikte dünya ekonomik üretiminin % 77’sini karşılıyorlar ve dünya enerji tüketiminin % 48’ine hükmediyorlar.

Dünya üretiminin % 26’sını karşılayan ABD, tüketimin % 28’ine hükmediyor. Tek başına gelişmiş ülkelerin petrol tüketiminin % 58’ini yapıyor.

c) Ancak, bu pay ABD’ye yetmiyor. Zira, ABD Enerji Bakanlığı’nın hesaplarına göre:

ABD enerji tüketimi içinde ithalatın payı 2000 yılında % 55 iken bu pay büyüyen ekonomi karşısında 2025 yılı itibarıyla % 70’e çıkacak.

d) Bunun anlamı açık: ABD "en büyük"’ kalabilmek için her geçen gün kendi toprakları dışındaki petrole daha fazla bağımlı hale gelmekte.

Petrol üretilemeyen ve stoka dayanan bir meta olduğuna göre, esas çelişki ve savaş; sahip olmadıkları petrolü tüketen (% 48) gelişmiş ülkelerde!

Bir yanda ABD, diğer yanda Almanya, Fransa ve diğerleri yeniden paylaşım savaşı veriyorlar. ABD, kendi hesaplarına göre, dünyadaki petrol tüketim payını (ithalatını), önümüzdeki 25 yılda (% 55’ten % 70’e) % 28 artırmak zorunda.

Bu da matematiksel olarak; sabit stoktan diğer gelişmiş ülkelerin daha az pay alması demek...

...f) Tüm bunlara mukabil, dünya petrol stokunun % 65.3’ü Ortadoğu’da, % 6.2’si Kafkaslar’da, % 6.1’i Kuzey Amerika’da. S.Arabistan, tek başına dünya petrol rezervlerinin % 25’ine sahip, Irak ise % 10.6 pay ile dünyada ikinci.

Üstelik, bu petrol rezervleri yeryüzüne en yakın stoklar olduğu için en ucuz petrol bunlar.

Kaldı ki, Irak’ta hálá ulaşılamayan stoklar var.

* * *

...Bu savaş ivedilikle bir ’’petrol savaşı". Bitmemiş, bir türlü bitmeyen 2. Dünya, hatta 1. Dünya savaşlarının devamı!..."
Yazarın Tüm Yazıları